17 Temmuz 2010 Cumartesi

Eflatun olarak bilinen Yunan filozofu...

Platon, Aristokles, Eflatun,
(d. M.Ö. 427 - ö. M.Ö. 347) .

Atina ile Aigina (Pire körfezinde bir ada) bir yerde doğduğu söylenir. Ailesi, Atina' nın en eski, en soylu ailelerindendir. Çok önemli bir Antik Yunan filozofu olduğu gibi, matematikçi, felsefi diyaloglar yazarı ve hayatını geçirdiği Atina’daki ünlü ilk yüksek öğretim kurumu olan Atina Akademisini kurdu. Asıl adı Aristokles' di. Geniş omuzları ve atletik yapısı yüzünden, Yunanca Platon (geniş göğüslü) lakabı ile anıldı ve tanındı. Yirmi yaşından itibaren ölümüne kadar yanından ayrılmadığı Sokrates’in öğrencisi ve Aristoteles’in hocası olmuştur. Sokrates ölüm cezasına çarpılınca (M.Ö. 399) Atina'dan ayrılan Eflatun’un felsefi görüşlerinin üzerinde hala tartışılmaktadır. Batı felsefesinin  ilk önemli filozofu olan Eflatun, eserlerini diyaloglar biçiminde yazmıştır. Diyaloglardaki baş aktör çoğunlukla Sokrates’ tir. Sokrates insanlarla görüşlerini tartışır ve onların görüşlerindeki tutarsızlıkları ortaya koyar. Eflatun çoğunlukla görüşlerini Sokrates’in ağzından açıklamıştır.   Eflatun, algıladığımız dış dünyanın esas gerçek olan idealar ya da formlar dünyasının kusurlu kopyaları olduğunu, gerçeğe ancak düşünce ve tahayyül yoluyla ulaşılabileceğini savunmuş, insan ruhunun ölümden sonra beden dışında kalıcı olan idealar dünyasına ulaşacağını söylemiştir. Görüşleri ortaçağda İslam filozofları tarafından korunmuş ve İslam düşünce dünyasındaki Yeni Eflatunculuk akımına neden olmuştur. Rönesans sonrasında Batı Avrupa'da Antik Yunancadan çevirileri yapılmıştır. Platon'un yapıtları 35 söyleşiden (diyaloglar) oluşur. 

Platon, gerçekliği iki bölüme ayırmıştır. Birinci bölüm, duyular dünyasıdır. Bu dünya hakkındaki yaklaşık ve mükemmel olmayan bilgilerimizi, beş duyumuzu kullanarak edinebiliriz. Duyular dünyasındaki her şey için "her şeyin değiştiği" ve hiç bir şeyin sonsuza dek var olmadığı gerçeği geçerlidir. Duyular dünyasında hiç bir şey var değildir; burada bir şeyler ortaya çıkar ve sonra ortadan kaybolur. İkinci bölüm idealar dünyasıdır. Aklımızı kullanarak bu dünya hakkında kesin bilgilere ulaşabiliriz. İdealar dünyası, duyularla algılanamaz. Buna karşılık idealar (ya da biçimler) mutlak ve değişmezdir.   

Platon'a göre insan vücudu üçe ayrılır: baş, göğüs ve karın. Bu bölümlerin her biri ruhsal bir erdeme karşılık gelir. Baş akla, göğüs isteme, karın da haz ya da arzuya karşılık gelir. Bu üç ruhsal yeti, bir ideale ya da bir değere bağlanabilir. Akıl, bilgeliğe ulaşmaya çalışır; istek cesaret gösterir; arzu da insanın ölçülü olması için denetlenir. İnsanın bu üç bölümü bir bütün içerisinde hareket etmeye başladığı zaman uyumlu ya da "bütünlüklü" bir insan ortaya çıkar.    Platon, "Devlet" adlı diyaloğunda "ideal devlet"i anlatır. Burada anlatılan örnek bir devlet ya da "ütopik" bir devlettir. Platon, bu devletin filozoflar tarafından yönetilmesi gerektiğini söyler. Platon, tıpkı bir insan vücudu gibi yaratılmış bir devlet düşünür. Bu devlet aynı şekilde üçe bölünmüştür. Vücudun "başı", "göğsü" ve "karnı" olduğu gibi devletin de yöneticileri, bekçileri (veya askerleri) ve ticaretle uğraşanları (bunlara zanaatkârlar ve köylülerde dahildir) vardır. Ona göre sağlıklı ve uyumlu bir insan nasıl dengeli ve ılımlı ise, "adil" bir devlet de herkesin bütün içindeki yerini bilmesiyle ortaya çıkar. 

Platon, kadınların da erkekler gibi yönetici olabileceklerini söylüyordu. Bunun da nedeni, yöneticilerin siteyi yönetmesinin tam da akılla mümkün olmasıydı. Kadınlar da erkekler gibi aynı mantığa sahipti. Kadınları yetiştirmeyen bir devletin yalnızca sağ kolunu çalıştırıp güçlendiren bir insana benzediğini söyler.  Platon, aile ve özel mülkiyeti de reddediyor, bunların devleti yönetenler ve koruyanlar tarafından idare edilmesini savunuyordu. Görüşleriyle Plotinus'u ve Hıristiyan din bilimcileri etkilemiş olan Platon'un başlıca söyleşileri arasında Devlet, Şölen, Phaidon, Gorgias, Protagoras sayılabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder