Translate

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Mevlevi sofrası...

Somat, 
Sımat,

Mevlevilerin yemek yedikleri sofraya Sımat veya Somat denilirdi. Arapça, simat kelimesinden bozularak kullanılmış bir sözcüktür. Sofra yuvarlak büyük bir tahtadır. Sofrayı yerden 25-30 cm yükseltebilmek için, sofranın altına özel yapılmış bazıları açılıp kapanabilen bir iskemle konulurdu. Sofranın etrafına da yemek yiyecek dervişlerin üzerlerine oturmaları için postlar serilirdi.

Kaşıklar sofraya yüzleri sola ve yere, saptan sağa gelmek üzere konulurdu. Her ne kadar kaşığın bu duruş şeklinden dolayı "Niyazda", "Şükurde" denilirse de, kaşığı bu şekilde koymanın asıl sebebi, kaşığın içindekilerin görülmemesi idi. Kaşıklardan sonra, herkesin önüne bir tutam tuz konulurdu. Sofraya "Dolaylı Havlu" ve "Sofra Peşkiri" gibi adlar verilen, eninin yarısı sofranın üzerine, yarısı oturan kişinin dizlerinin üzerine gelen bir örtü serilirdi.
Yemek pişince Kazancı Dede gelir, niyaz edip kazanın kapağını açar ve Canlar, kazanı yere indirirlerdi. Yemek pişmişse, kazancı dede dua ederek, Huuu çekilir. Sonra yemekler kaplara aktarılır, sofraya gerektikçe konulmak üzere münasip bir yere dizilirdi. Su vermekle görevli Canlar da su bardaklarını ve su testilerini hazırlarlardı. Mevlevi ve bektâşîlerde, sofrayı kurup toplamakla görevli kişiye de somatçı denir.
 
Yemek ve sofra hazır olunca, yemek vaktini haber vermekle sorumlu olan Derviş, önce Şeyh dairesinin Önünde, sonra da hücrelerin bulunduğu koridorda, ayaklarını mühürleyip baş keserek, yüksek sesle ve soluk miktarınca uzatarak; "Huuu... Somata sala " derdi.

Hücrelerinden çıkan dervişler, matbaha gelirler. Kapıda baş keserler ve İçeriye sağ ayakları ile girerler, son olarak Şeyh gelir ve sofraya hep beraber otururlardı. Önce sofra ile görüşürler, sonra önlerindeki tuzdan şahadet parmaklan ile banarak bir miktar tadarlar ve yemeğe başlarlardı.
Önce çorba, sonra yenilecek yemekler sıra ile gelir, yemek bir kaptan yenilirdi. Yemekte konuşulmaz, sohbet edilmezdi. Yemek yenirken ağız şapırdatmak, sağa sola bakınmak ve başkasının önünden yemek yemek hoş karşılanmazdı.En son pilâv gelirdi. Pilav bitince yemektekiler şeyh ile beraber dua eder, yemek biterdi. Yine bir miktar tuza banar ve ağızlarına götürürler, sofra ile görüşürler ve Şeyhle beraber sofradan kalkarlardı.
 
Mevlevi Pilavı; Kemiksiz koyun etinin hafifçe pişirilmesinden sonra nohut, kestane, havuç, soğan, yağ, fıstık ve pirinçle karıştırılıp kısık ateşte hazırlanan bir pilav türü.

Üç türlü somat vardır: 
1. Gezgin dervişlerin kullandığı etrafında halka bulunan somat, 
2. Dergâhlarda kullanılan somat, 
3. Uzunca ve düz olan, bu yüzden de "elîfî" adını alan somat.
 

Hiç yorum yok: