Translate

Kıpçaklar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kıpçaklar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Eylül 2009 Cumartesi

Macaristan doğumlu roman, gazete yazıları, sosyal felsefe eserleri ve bilim alanında kitaplar yazan çok yönlü bir yazar...

Arthur Koestler (1905, Budapeşte– 1983 Londra)


Macaristan doğumlu çok yönlü bir yazar. Asıl adı Kösztler Artúrdur (Macarlarda soyad önce gelir). Roman, gazete yazıları, sosyal felsefe eserleri ve bilim alanında kitaplar yazdı. 1931 yılında Almanya Komünist Partisine katıldı ama yedi yıl sonra, Birleşik Krallığa göç edince ayrıldı.İngiliz vatandaşı oldu. 1940'ların sonlarına doğru en tanınmış İngiliz anti-komünistlerinden biri oldu. 1950'ler boyunca da aktif olarak siyasete devam etti.


Onüçüncü Kabile, tarihçi Arthur Koestler'in (1905-1983) Türk tarihini de ilgilendiren bir kitabının adı. Oniki kabile Musevi inanışına göre İshak oğlu Yakup'un oniki oğlu olmuş, her oğul ayrı bir kabileyi başlatmıştır. Dünya Yahudilerinin bu oniki kabileden geldiğine inanılmaktadır. Ancak, kendisi de Musevi olan Koestler Doğu ve Kuzey Avrupa Yahudileri’nin (Aşkenazi) köklerinin farklı olduğu görüşündedir. Günümüzün Türkçe konuşan Yahudileri Halen Doğu Avrupa’da Türk dil grubundan bir dil konuşan, ama Musevi dinine mensup iki azınlık vardır. Bunlar Tatarlar’ın Zülküflü Çıfıt adını verdikleri Kırımçaklar ile Zülküfsüz Çıfıt adını verdikleri Karaylardır. Kırımçakların antik dönemden beri Kırım yarımadasında yaşadıkları, Kıpçaklar zamanında ise Museviliği seçen ve aralarına karışan Kıpçakların etkisiyle Türkçe konuşmağa başladıkları düşünülmektedir.Karaylar ise kendilerinin Hazar kökenli olduklarını düşünmektedirler.


Eserleri;
13. Kabile-The Thirteenth Tribe (Koestler'in, yerleşik düşünceleri provoke eden muhteşem eseri... Hiçbir şey beceri, zarafet ve bilgiden tahrik edici olamaz savını kendi olguları, konuları ele alışı ve teorileriyle destekliyor.),
Spartaküs,
Haçsız Haçlılar,
Gün Ortasında Karanlık,

13 Temmuz 2009 Pazartesi

Rusların ünlü destanı...

İgor Destanı veya Prens İgor Destanı, Rusların Milli Destan

Kuman Türkleri ile Rus Knezliklerinin 1103-1185 yılları arasındaki savaşlarını anlatır. Destanda Novgorod-Severski Prensi İgor Svyatoslaviç'in Kuman - Kıpçaklar'a karşı düzenlediği ve yenilgiyle biten seferi anlatılır. Karadeniz'in kuzeyindeki bozkırlarda yaşayan Kuman-Kıpçaklar ile bu coğrafyada hakimiyet mücadelesine girişen ve kuvvetli bir devlet olma yolunda ilerleyen Ruslar yaklaşık iki buçuk asır süren bir komşuluk münasebeti içerisinde bulunmuşlardır. Ruslar kendileri için en amansız düşman olarak gördükleri Kumanları bir yandan küstürmemek için dostluklarını kazanmaya çalışmışlar, diğer yandan da bu güçlü kavme karşı ellerindeki bütün imkanları seferber etmişlerdir. Küstürmeme sebepleri ise aralarındaki iç çekişmelerde daima onların yardımına müracaat etmiş olmalarıdır. 1054'den 1250'kadar süren bu dönemde Kumanlar birkaç savaş istisna genelde Rusları yenmişlerdir. Kumanların aleyhlerine ilerlemeleri ve topraklarını almaları Rusları onlara karşı bazı tedbirler almaya sevk etmiştir. Bu tedbirlerin başında da Rus knyazlarının birleşerek hareket etmeleridir. Rusların birleşerek yenmiş oldukları savaşlardan biri de 1184'de yapılan savaştır. Ancak bu savaşa isteyerek katılmayan Novgorod-Seversk Knyazı İgor Svyatoslaviç kazanılan bu başarıyı kıskanarak, böyle bir zaferi kendisi de 1185 tarihinde yaşamak istemiştir. Ancak Kumanlar 1184'de hazırlıksız yakalandıkları Ruslara bu sefer fırsat vermemişler, İgor'u ve Rusları darmadağan etmişlerdir. İşte İgor destanı bu seferi konu alır ve milli Rus edebiyatının ilk örneği olarak kabul edilir. Destanın Kumanlar için de iki büyük bir önemi vardır. Birincisi Kumanların Ruslar üzerindeki etkisini açıkça göstermesi, ikincisi de böyle bir destanla Kuman adının ve gücünün asırlara taşınması yani Kuman gücünün ebedileştirmesidir.