Translate

ibne etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ibne etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Mart 2016 Cuma

Kolombiya'da etkin bir yanardağ ..

Ruiz,
Nevado del Ruiz volkanı, 
Orta Kolombiya'da, Los Nevados Milli Parkı’nda bulunur. 




Daha önce Ruiz volkanı 1985 yılında patlamıştır.  Volkan püskürürken, kraterden dağın buzullarını eritmiştir. Kraterin yamaçlarından lahar (yığıntı) akmış ve volkan, hala çevre köy ve kasabalara bir tehdit oluşturmaktadır.

Galeras, 
Kolombiya’nın güneybatısındadır. Galeras, ülkenin en faal yanardağı olarak bilinir. Galeras’ın püskürttüğü küllerin 500 bin nüfuslu Pasto kentini kapladığı ve 7 bin kişinin tahliye edildiği biliniyor. 

13 Haziran 2013 Perşembe

Polonya asıllı ABD'li çocuk edebiyatı yazarı, desinatör ..

Maurice Sendak, (10 Haziran 1928 - 8 Mayıs 2012) 

Maurice Bernard Sendak
Polonyalı yazar.

Amerika’da dünyaya gelen Maurica Sendak Amerika Edebiyat dünyasına ismini yazdırmıştır. ABD'li çocuk edebiyatı yazarı, desinatör.

Polonya'lı bir yahudi ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Çocukluğunda Holokost esnasında ailesinin büyük bir kısmı öldürülmüştür. 


Maurice Sendak, Yahudi göçmeni terzi Philip Sendak'ın oğludur. Babası öldüğünde pаrа kazanmak іçіn еğitimini yarıda bırakmış ve çalışmaya başlamıştır. Genelde çocuk edebiyatı üzerine eserler kaleme almıştır. Resimli Küçük Ayı hikayeleri yazardı.

Sendak bir eşcinsel olduğunu ve  2007 yılının Mayıs ayında ölen ortağı Psikanalist Dr. Eugene Glynn ile 50 yıldır beraber yaşadığını New York Times gazetesine açıklamıştır. Sendak, 2011 yılında National Public Radio'da Terry Gross ile yaptığı bir röportajında ateist olduğunu ve Allah'a inanmadığını  belirtmiştir.


Maurice Sendak, ressam olmak istemiştir. Ancak on iki yaşında Walt Disney'in Fantasia filmini izledikten sonra düşüncesi değişti. FAO Schwarz oyuncak mağazası için vitrin hazırlayarak ilk profesyonel işini yapmıştır. Onun illüstrasyonları 1947 yılında Dr Maxwell Leigh Eidinoff tarafından bir ders kitabı olarak yayınlandı.  

ABD'de 8 Mayıs 2012 tarihinde Connecticut'da ani olarak geçirdiği felç sonrası hayata gözlerini yummuştur.

Aldığı ödüller;
Caldecott Madalyası 1964, 1974.
Hans Christian Andersen Ödülü 1970.
Laura Ingalls Wilder Madalyası 1983.
Astrid Lindgren Ödülü 2003 .



Eserleri;
Where the Wild Things Are (1963),
Bumble-Ardy
Sign on Rosie’s Door
HarperCollins Children

Kenny’s Window(1956),
Canavarlar Ülkesinin Kralı (Resimli çocuk kitabı, Caldecott ödülünü almıştır.)
Brundibar.

12 Haziran 2010 Cumartesi

Mercan balığı...

Mandagöz mercan (Pagellus bogaraveo), 
Bantlı-Çizgili mercan (Pagrus auriga), 
Fangri (Pagrus pagrus, iri bir mercan türüdür), Tongabaş Mercan, 
Kırma mercan (Pagellus acerna), 
Kocagöz Mercan, 
Antenli mercan, 
Tranca, 
Sinarit, 
Mırmır (Lithognathus mormyrus, Mercan balıklarının en çok bilinen türü),

Mercan Balığı (Pagrus caeruleostictus),
(Sparus pagrus), Sparidae familyasından bir balık türü. Vücut oval, dorsal yüzgeçler yüksek, vücut pullarla kaplı, renk sırtta koyu, yanlarda açık pembe,karın beyaz, baş kısmı ve yüzgeçlerde hafif pembemsi lekeler vardır. Genel görünümü pembe renklidir. İyi gelişmiş gözler, kafanın sırt bölgesine yakın yerleşmiştir. Göğüs yüzgeci çok uzun olup, anüs seviyesinin ötesine geçer. Kuyruk yüzgecinin arka kenarları merkezde siyah, uçta beyaz renklidir. Derinliği 250 m. kadar olan suların taşlık, yosunluk bölgeleri üzerinde ve kaya aralarında yaşar. 91 cm boya, 7.7 kg ağırlığa ulaşabilmektedirler. Protogenetik hermafroditizm vardır. 2 - 4 yaşalarında cinsel olgunluğa erişirler, bu zamanki boyları yaklaşık 24 cm boya denk gelmektedir. Şubat - Nisan ayları arasında yumurtlarlar.

Vücut oval, dorsal yüzgeçler yüksek, vücut pullarla kaplı, renk sırtta koyu, yanlarda açık pembe, karın beyaz, baş kısmı ve yüzgeçlerde hafif pembemsi lekeler vardır. Genel görünümü pembe renklidir. İyi gelişmiş gözler, kafanın sırt bölgesine yakın yerleşmiştir. Göğüs yüzgeci çok uzun olup, anüs seviyesinin ötesine geçer. Kuyruk yüzgecinin arka kenarları merkezde siyah, uçta beyaz renklidir. Derinliği 250 m. kadar olan suların taşlık, yosunluk bölgeleri üzerinde ve kaya aralarında yaşar. 91 cm boya, 7.7 kg ağırlığa kadar ulaşabilmektedirler. Protogenetik hermafroditizm vardır. 2 - 4 yaşalarında cinsel olgunluğa erişirler, bu zamanki boyları yaklaşık 24 cm boya denk gelmektedir. Şubat - Nisan ayları arasında yumurtlarlar .

Kafası iridir, gözleri vücuduna oranla iricedir, burnu oldukça uzundur. Ağzı büyük sayılmaz ama çeneleri karagözde olduğu gibi çok güçlüdür. Tüm mercanların dişleri önde kesici, arkada azılar olmak üzere güçlü ve sağlamdır. Midyeleri, küçük kabukluları kolayca kırarak yer. Sırt yüzgeci tektir; enseden kuyruğa kadar uzanır, ön tarafında sert dikenler vardır, arka kısmı yumuşaktır. Kuyruk ve yanal yüzgeçleri de vücuduna göre oldukça gelişmiştir. Karın ve anal yüzgeçleri diğer yüzgeçleri kadar güçlü değildir. Rengi sırtta parlak kırmızı-pembe yanlarda giderek açılır karnı beyazdır. Balık sudan çıkartıldıktan sonra bu güzel renkler ne yazık ki solar. Vucudunda bantlar veya çizgiler yoktur. Pulları iridir vücuduna iyice bağlıdır yine de kazınması gerekir. Yüzme kesesi vardır. Herşey yiyicidir bununla birlikte küçük balıklar, yumuşakçalar, eklembacaklılar başlıca gıdasını oluşturur. Yerel balıklardandır göç yapmaz. Üremeleri Nisan ayından itibaren yaz boyunca nispeten sığ ve sert tabanlı bölgelerde sürer, bazen Eylül ayında da yumurta döktüğü olur. Mercan balıklarının ortalama ömürleri 15 yıl kadar tahmin edilmektedir.

Hemen hemen tüm mercan balıkları hermafrodit özellik gösterirler, yani hem dişi hem de erkeklik özellikleri bulunur. Bazı dişiler üç yaşından sonra (17-20 santim boya gelince) cinsiyet değiştirerek erkek olurlar. Mercan balığı 60 santim boy ve 3,5 kilo ağırlığa kadar büyüyebilir. Sıcak ılıman iklimi severler ve bu tür iklime sahip denizlerde yaşarlar, Yurdumuz denizlerinden başka Atlantik okyanusunun her iki yakasındaki ılıman iklimli bölgelerde bulunur.

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Divan edebiyatında güzeller ve yakışıklı gençler hakkında yazılan kitaplara verilen ad...

Hubanname,

Güzel ve yakışıklı gençler hakkında yazılan kitap. (Güzel kadınlar hakkında yazılanlara ise "zenanname" denilir.) Dünyanın çeşitli uluslarına mensup delikanlıların özelliklerini anlatan eserler hubanname olarak bilinmektedir.

Hubanname' den (Erkekler kitabı) bazı örnekler...

Zengibar (Zenci) Erkekler: Ey gecenin rengi gibi benli, güzelliği gizli olan zencinin genci!.. Yanakları sade de olsa, yüzü tebessüm de etse, aşığın gözü kör olmadıkça öpülmeye layık görülmezler. İsimlerine "Mercan" diyelim, ama onunla birlikte olmayı kim kabullenecek? Sadakatleri meşhur, kahraman, sevimli ve vakurdurlar; isimleri görünüşte değişiktir ama içleri baştan başa cevherdir. Fakat anlayış gözü kör mü acaba? Parlak gündüz ile gece bir mi? Bırak, onları hatırlamasak daha iyi olacak. Geriye kalanları bir tütsü kabına koysak, hepsi amber olur.

Halep ve Urfa erkekleri: Rüzgarın can verdiği, mutedil bir havası var Halep'in. Hoş yürüyüşlü dilberleri temiz, yanaklarının aynası saf. Ama çocuklarının yüzlerinde bile yara çıkar, erkeklerinin hepsi yaralı.

Anadolu erkekleri: Bunlar adetlerine bağlıdır, yaratılışları sırasında aldıkları özelliklerini daima korurlar. Yani ne cilve, ne edalı yürüyüş, ne de kötü söz bilirler. Hepsinin budala yaratılışlı olmasının aslında yüz sebebi var ama çoğu cennetlik. Ham vücutları da pişmemiş, endamları kaba. Yüzü ay gibi bile olsa, cansız bir şekli ne yapayım? Cisminin kabalığı, resmini bile uygunsuz kılıyor.

 İstanbul erkekleri: Dünya sanki bir kitap, İstanbul da onun fihristi. Bazen insan harmanı yapıldı burada, bu yüzden her cinsin tohumu var. Bütün dilberlerin bukalemun gibi renk değiştirmesinin sebebi de işte bu. Uykulu tavırlı, edalı, güler yüzlü, tatlı seslidirler. Kadın gibi, bilmem ne gibi kırıtarak yürürler. Nazik boyu ince bir fidanı, yanağı ve yüzü sonbahar yaprağını andırır.
Güzelleri birbirine benzemez, üstelik renkleri de değişiktir ama hepsi naz ve niyaz ehli, aydınlık çehrelidir. Naz ve sitemde üstat, cevir ve cefa etmeye alışıktırlar. Ona Karun kadar mal harcasan, ne kadar sihirler, füsunlar yapsan, ciğerini önüne koysan, bin bir vade ile kucağa gelir ama yine de göğsünü kırar geçirir. Kimi hafız, kimi molla, kimi şair, kimi de seçkinin de seçkini.

Rum erkekleri: Sanki aleme bir güzellik zerresi düştü, Rum milletine ise güzelliğin kubbesi verildi. Kadını da oğlanı da güzel, her biri birer afet. Yosma yürüyüşlü, şuh edalıdır hepsi. Ermenilerin yumuşaklığına, Yahudilerin miskinliğine onlarda rastlanmaz. Galata meyhanelerindeki çocuklar, en iyi insanı bile yolundan çıkartır.

Ermeni erkekleri: Yüzlerinin ifadesi hummalıdır ama güzellikleri Rum gibi olmaz. Nazik huylu Serkis. Vücudu nazik, boyu ince uzun, bacak kılları az ama şehveti kışkırtmıyor. Bedeni vahşi görünüyor. Kılları samur gibi. Karakış için iyi bir güzel; onu kışın kullanmak için sakla. Göğsü bir kıl tarlası, her kılı bir eşek lalesi. 

Yahudi erkekleri: Çehreleri ak olur, kırmızı yüzlüleri, esmerleri azdır. Güzellikte ufukların en şuhu bile olsa, başı kel olanı neyleyeyim? İşte Yahudi'nin başı kel, yüzü sarı. Bu, onun soyundan geliyor. Bedeni ve yüzü beyaz. Katı gönüllü, her millete düşman olmuşlar.

Çingene erkekleri: Dilberleri hoşça, yüzleri esmerdir. Musiki onlara Allah vergisidir. Hareketleri anlamlı ve ölçülüdür. Sesleri nazik ve gevrek, sözleri şerbetten lezzetlidir. Onlarla gizlice "alışveriş" yapmak mümkündür. Birçok bahaneyle kapıya gelirler.

4 Nisan 2010 Pazar

Oğlancı...

Luti, Puşt, Kulampara,
Eş cinsel.
Kendi cinsinden kimselerle cinsel ilişkide bulunan erkek, luti, kulampara. Oğlanlarla sevişen, cinsel ilişkiye giren, bu olaydan keyif alan, ibneler, puştlar. Erkek erkeğe cinsel ilişkiye girenler için kullanılan tabirdir.  Toplumda genellikle göz ardı edilen gizli (latent) eşcinsellik, dinamik bir kavramdır. Kişi, benliği tehdit eden ve benlik tarafından kabul edilemez olan eşcinsel dürtü ve eğilimlerinin bilincinde değildir.

13 Mart 2009 Cuma

Cinsel haz alma amacıyla karşı cinsin kılığına girme, eşyalarını kullanma ...

Transvestizm, Transvestit,

Transvestit, bir takım ruhsal sorunlar­dan ötürü karşı cinsle ilişki kuramayıp cinsel heyecan ve doyum için kendisi karşı cinsin kılığına bürünen kişidir. Transvestizm genellikle erkekler arasın­da görülür. 

Kadınlarda transvestizm olgusu son derece enderdir. En olağan transvestizm uygulaması, kadın giysile­rine girdikten sonra aynada kendini seyrederek mastürbasyon yapmaktır, Dişi giysilerin sağladığı yumuşak du­yumlardan haz alınır. Bunlar aynen bir kadının bedenine dokunurken alınan haza benzer duyumlardırToplumun erkekliğe verdiği özel anlam­ları kendi benliğinde taşımadığını gören, erkeklik konusunda güvensiz olan bazı erkekler, kadın gibi giyinmekten teşhirci bir tad alırlar. Bazıları da sadomazohist eğilimlerinden ötürü dar korse, ince topuklu ayakkabı gibi rahatsız ve kısıtlayıcı kadın giysilerine girmekten hoşlanırlar. Bu tür giysiler yardımıyla yarattıkları kadın tipi, çoğu kez olağan­üstü baştan çıkarıcı, erkek arzularını kamçılayan bir düş yaratığıdır. Transvestit erkek, ruh yapısının derin­liklerinde kadınlıkla özdeşleşmektedir. O da fetişistler gibi eşyaları kişilerin yeri­ne koymaktadır. Fakat farklı olan, eşyaları kendi üstüne giymesidir. Böyle­ce gerçek yaşamda ilişki kuramadığı düş yaratığı, olağanüstü ve baştan çıkarıcı kadınla kendini özdeşleştirmektedir. Transvestizmin nedenleri kesin olarak bilinmese de doğumdan önce hormon bozuklukları ve çocukluk çağlarındaki ruhsal etmenlere bağlı olduğu düşünül­mektedir. Çocukluklarına bakacak olur­sak genellikle cinsel rolü üstlenmek için gerekli olan anne ya da babayla özdeşleşme sürecinde bir bozukluk olduğunu görürüz. Olması gerekenin aksine erkek çocuk baba yerine anne ile özdeşleşme yaşamıştır. Psikanalistlerin transvestizm olgusunu açıklarken kul­landıkları sav, yine bu özdeşleşme süreciyle bağlantılıdır. Fakat burada transvestitin kadınla özdeşleşmesi gö­ründüğü kadar basit değildir. Bu kadın, fallus taşıdığı düşlenen ruhsal açıdan erkeksi, hakim bir kadındır. İncelenen pek çok örnekte transvestitlerin bu tip annelere sahip oldukları görülmüştür. Bu cinsel sapma türünü eşcinsellikle karşılaştırmamak gerekir. Kinsey’in de belirttiği gibi, “Transvestizm ile eşcin­sellik apayrı olgulardır ve transvestitlerin pek azı fiziksel ilişkilerinde eşcinselliğe yönelirler.” Ancak transvestizm statik bir durum değildir ve çoğu kez karşı cinse yönelik özdeşleşme eğilimi giderek artar.

Transvestizmin en çok cinsel coşku anlarında kadın gibi giyinerek mastür­basyon yapma şeklinde uygulandığını belirttik. Bunun yanısıra, daha derin saplantıları olan bazıları sürekli olarak kadın kimliğini üstlenmek isterler. Bu duruma transse.süellik denir. Bu sînıf-landırmaya giren erkeklerin zaman zaman bir cerraha baş vurarak cinsiyet­lerini değiştirmek istedikleri olur. Aslın­da cinsiyetleri belirsiz olarak doğan bazı bahtsız bireyler gerçekten bu tür ameliyatlara gerek duyabilirler. Belli belirsiz biçimde var olan bir cinsiyetin özellikleri vurgulanarak diğer cinsiyet özellikleri ortadan kaldırılabilir. Fakat normal organlara sahip birinin cinsiyetini değiştirmek, bundan çok farklı ve elbette olanak dışı bir şeydir. Hadım edilmeyi kabullenmek ve sürekli olarak kadın görünümünü benimsemekle ruh­sal sorunlarına çözüm bulacaklarını düşünenler, bu müdahaleyle geçici bir rahatlama yaşayabilir. Fakat erkeklikten vaz geçmekle kadın olunamaz. Cerrahın uyguladığı organ değişiklikleri ancakyüzeysel ayrıntılar olarak kalır. Örneğin yapay dölyolu aktif bir organ olmadığı gibi, zevk duymaktan da yoksundur. Transvestizm, aynen fetişizm gibi genel­de erkeğe özgü bir cinsel sapmadır. Kadınların erkek giysilerini seçtikleri pek sık olarak görülür, ama bunda genellikle saplantı özelliği yoktur. Kadınların erkek olmaya özenmeleri, erkek giysilerini erkek yerine koymaları anlamına gel­mez. Toplum, bu konuda da kadınlara karşı erkeklere olduğundan daha hoşgö­rülü davranır. Bazı transvestitler de bu saplantıdan hayatlarını kazanırlar. Gece klüpleri, vb. yerlerde kadın kılığında gösteriler yaparak seyirciyi eğlendirirler