Translate

yağmur etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yağmur etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ocak 2015 Çarşamba

Yanardağların püskürttüğü kül bulutu ...

Tefra,
Yanardağların püskürttüğü kül bulutu.
Kül bulutu.
Volkandan atılan lav hariç tüm malzemeye tefra denir.

Tefra (Tephra),
Krater veya volkanik bacadan püsküren ve havadan taşınarak çökelen tüm tip ve boyuttaki malzemelerdir. Dünyanın manto katmanının üzerinde yeralan ve yeryüzüne kadar uzanan katmanına da tefra denmektedir. Kısaca volkanlardan atılan lav hariç tüm malzemelere tefra denir. Bu malzemeler değişik boyutlardadır. 2.0 mm'den ufak boyutta olurlarsa kül, 2-64 mm. arasındaki küçük katı parçacıklar, lapilli ve daha büyük tane boyuta sahip olanlara da volkan bombası veya blok adı verilir. Volkanik kül yağmuruna Lav gözesi denir.  

Volkanik toz, kül, lapilli ve blok veya bomba gibi dört grubdan oluşur.  Tane boyuna bakılmazsızın volkanlardan püskürtülen tüm materyal için tefra sözcüğü kullanılır. Tefra çoğunlukla magmanın kendisinden türemiştir.  Yunanca Tüf (ateş) anlamında olan piroklastik kayaçlar, yani tanecikler olup püskürme biçimi ve tanelerin kökenine bağlı değildir. Bağımsız olarak volkanik bacalardan dışarı atılan volkanik yollarla oluşmuş kırıntılardır. Tefra sözcüğü piroklastik malzeme ile eşanlamlı olarak kullanılmaktadır. 

21 Kasım 2014 Cuma

İnkalarda yağmur tanrısı ...

Virakoça,
Viracocha,

Güney Amerika'da  Andes bölgesinde İnka öncesi ve İnka mitolojisinde büyük yaratıcısı tanrı olarak kabul ediliyor. Tam adı Wiracocha'dır.  Apu Çun Tiqsi Wiraqutra ve Viracocha Con-Tici vardır. Inca panteon'da Viracocha en önemli tanrılardan biri ve her şeyin yaratıcısı  ya da her şeyin oluşturulduğu madde olarak görülüyor. Bu Tanrı denizle yakından ilişkilidir. Viracocha evren, güneş, ay ve yıldızları yarattı. Medeniyetin kendisi olarak Viracocha güneş tanrısı olarak ve fırtınaların tapınılan tanrısı olarak yağmur gibi gözlerinden inen elinde yıldırımlar ve gözyaşları ile temsil edilir. Bir taç için güneş giyen olarak da temsil edilmiştir.

Ayrıca İnkalarda; Paricia, Sel Tanrısı,
Pariacaca, Su ve Sel Tanrısı, 
İllapa ise iklim Tanrısı olarak bilinir.

Mama Cocha, Deniz ve balık Tanrısı, 
Catequil Şimşek ve yıldırım Tanrısı olarak anılır.

8 Ağustos 2010 Pazar

28 Temmuz 2010 Çarşamba

"Keseli Ayı" da denilen ve Avustralya' da yaşayan bir hayvan...

Koala, Kuskusgiller (Phalangeridae). 

Keseli Ayı, Otçul ve ağaçta yaşayan bir memeli türüdür. Güney Avustralya koalaları 20. yüzyılın ilk dönemlerinde geniş çaplı katliama uğradı. Koala, Tazmanya ve Batı Avustralya'da bulunmamaktadır. Koala kelimesi Dharuk dilindeki gula kelimesinden gelmektedir. Görünüşü oyuncak ayıya benzer. Tıknaz vücutlu, uzun ve tüylü kulakları, siyah burnu ve gözleri vardır. Kırçıl renkli ve kuyruksuzdur. Okaliptüs ağaçlarının yapraklarıyla beslenir. Yavrusunu karnındaki kesesinde veya sırtında taşır. 


Avustralya’da yaşayan, oyuncak ayıya benzeyen yavaş hareketli küçük bir memeli. Keseli ayı olarak da bilinir. Ayıya benzemesine rağmen ayıyla bir akrabalığı yoktur. Kuyruğunun olmaması, geniş tüylü kulakları, vücuduna göre iri siyah burnu ve gözleri önemli özelliklerindendir. Sevimli bir görünüşü vardır. Boyu 50 cm ve ağırlığı 9 kg. kadardır. Avustralya’da Sydney’in 80 km içerilerinde mavi dağların yamaçlarındaki sert yapraklı okaliptüs ağaçlarının bulunduğu ormanlarda yaşar. Ön ayaklarının iki parmağı, diğer üçünün karşısında bulunduğundan ağaç dallarını rahatça kavrar. Okaliptüs ağaçlarının körpe filiz ve yapraklarını yemek için genellikle gece çıkarak yüksek dallara tırmanır. 

Barsağında bulunan bazı sindirim bakterileri sert yaprakları hazmetmesine yardım ederler. Kürkü su geçirmediği için çok avlanan bu hayvanın nesli tükenmeye başlamıştı. Avustralya hükümeti bunun üzerine 1936 yılında koala avını yasaklayan bir kanun çıkardı. Doğup büyüdüğü ormanların dışında yaşamayan koalalar, üç yüzü aşkın okaliptüs türlerinin içinde hangisinin yapraklarının zehirli olduğunu kolaylıkla ayırabilmektedirler. Koalalar ekim-ocak ayında çiftleşir. 35 günlük gebelikten sonra 0,3 gr ağırlığında, 2 cm boyunda bir tek yavru doğurur. Yavru aşağı yukarı 4 ay kadar annesinin karnındaki kesede kalarak süt emer. Çok geç büyür. Altı ay sonunda kürklenmeye ve dışarı ile ilgilenmeye başlar.

Daha sonra annesinin sırtına tırmanır. Annesinin sırtında gezen yavru, aradan bir yıl geçmesine rağmen kendine bakacak hale gelmez. Kese içindeki memelerden emmek için zaman zaman aşağı sarkar. Okaliptüs ağacının sert yapraklarına alışmak için, annesi tarafından yarı sindirilmiş yaprak dışkılarını yer. Devamlı anne sırtında taşınan yavru ancak dört sene sonra erginleşir.

Koala 20 yıl kadar yaşar. Hiç su içmediği fikri yanlıştır. İyi yüzer ve çukurlarda birikmiş yağmur sularını içer. Okaliptüs ve mavi sıtma ağacının yapraklarıyla karnını doyuran koalalar bir korudan diğerine geçince uyum sağlayamadıklarından ölürler. Avustralya’nın Queensland ve Victoria eyaletinde az miktarda yaşamaktadır.

4 Temmuz 2010 Pazar

Brezilya' nın en büyük eyaleti ....

Başkent: Brasilia.  
Nüfusun etnik dağılımı: Beyaz ırk (Portekiz, Almanya, İtalya, İspanya, Polonya) %55, melezler %38, siyah ırk %6, diğer (Japon, Arap, Kızılderili) %1
Din: Roma Katolikleri (nominal) %80
Diller: Portekizce (resmi), İspanyolca, İngilizce, Fransızca.
Brezilya 26 eyalet ve bir federal bölgeden oluşmakta ve bunlar;
 
Acre (Merkezi Rio Branco. Yağmur ormanları bölgesinde olup,  kauçuk, kahve, pirinç ve şekerkamışı yetiştirilir.), 
Alagoas, 
Amapá,  

Amazonas (En büyük eyaletidir.  Amazon Nehri eyalete adını verir.  Amazonas Eyaletinin başkenti Manaus’ dur. Kolombiya, Venezuela, Brezilya'nın Roraima bölgesi, Pará ve Mato Grosso eyaletleri,Rondonia eyaleti, Acre eyaleti ve Peru ile komşudur. Portakal, Kauçuk, Manyok üretimi ekonomiye katkı katar.),
Bahia,
Ceará, 
Espí­rito Santo,
Goiás, 
Maranhí£o,
Mato Grosso,
Mato Grosso do Sul,
Minas Gerais,
Pará, Paraí­ba, Paraná, Pernambuco, Piauí­ ,  

Rio de Janeiro, Rio Grande do Norte, 
Rio Grande do Sul Rondí´nia,
Roraima  
Santa Catarina,
Sí£o Paulo,
Sergipe,
Tocantins

27 Haziran 2010 Pazar

Yapıları örten süslü çatı saçakları...

Arastak,  
Arıstak, Çatı.

Eskiden Yapıları örten süslü çatı ve saçaklar. Anadolu' nun çeşitli yörelerinde tavan anlamında da kullanılır.

23 Haziran 2010 Çarşamba

Toprak Çeşitleri...

Azonal, (Taşınmış topraklar) 
Akarsular, rüzgarlar ve buzullar gibi dış kuvvetlerin, çeşitli sahalardan aşındırarak taşıdıkları materyalleri biriktirmeleriyle oluşan topraklardır. Bunlardan, Akarsu biriktirmesiyle oluşanlara alüvyal topraklar. Buzul biriktirmesiyle oluşan topraklara moren topraklar,   Rüzgâr biriktirmesiyle oluşan topraklara da lös topraklar denilmektedir.   Toprakların, eğimli sahalarda, oluştuğu ana kaya üzerinden, akarsu, rüzgâr, buzullar ve diğer dış kuvvetlerin etkisiyle taşınarak, eğimin azaldığı yerlerde birikmesiyle oluşur. Alüvyon, lös, moren, kolüvyal, litosoller ve regoseller taşınmış topraklardır. Taşınmış topraklar, organik ve mineraller bakımından zengin topraklardır.    

Alüvyon:  Eğimli sahalardan akarsu ve sel sularının aşındırarak taşıdığı ince malzemelerin akarsuların eğiminin ve taşıma gücünün azaldığı alanlarda birikmesiyle meydana gelirler. Mineral bakımından zengin topraklardır. Geniş tabanlı vadilerde, deltalarda ve ova tabanlarında yaygın olarak bulunurlar. Tarımsal değeri büyüktür. Yurdumuzun en verimli tarım alanları alüvyonların bulunduğu alanlardır. Devamlı olarak taşkın ve millenmeye uğrayan delta sahlarında ve taşkın ovarlarımızda bu topraklara sıkça rastlanır. Buralar Çukurova, Asi, Göksu, Köyceğiz, Büyük ve Küçük Menderes, Gediz, Bakırçay, Sakarya, Bafra, Çarşamba, delta ovaları ile Konya ovasının kenarları Muş, Erzurum, Erba ve Niksar ovalarının merkezi kesimlerinde. Alüvyal topraklar akarsular tarafından taşındıkları için ince ve mil boyutundadır. Bu topraklar dikey yönde çok fazla değişiklik gösterirken yatay yönde pek değişiklik göstermezler.
  
Lös:   Rüzgârların taşıdıkları kurak ve yarı kurak bölgelerde bulunan topraklardır.
                                                   
Moren:   Buzulların taşıdığı topraklardır. Yüksek dağlık alanlarda ve kutup bölgelerinde bulunan topraklardır. En az bulunan toprak çeşididir. 
                                     
Kolüvyal Topraklar:  Dağlık alanlarda ayrışan materyalin dağ eteklerinde birikmelerine bağlı olarak oluşan topraklardır. Dağların eteklerinde ve yamaçlarında taşınan toprakların birikmesiyle oluşurlar. Bu topraklar iri taneli bir görünüme sahiptir. Bu topraklar bağ bahçe tarımına uygundur. Üzerlerinde ormanlar yetişebilir.     

Litosol:   Kolüvyal alanlarda ince malzemelerin taşınmasıyla geriye kalan taşlı topraklardır.  Dağlık alanların eğimli yamaçlarında aşınmanın sürekli devam etmesi nedeniyle ana materyalin çözünmesinden oluşmuş topraklardır.    Bu topraklar her dağlık alanın eğimli yamaçlarında oluşamaz ancak anakayanın kalker mermer gibi taşarlın olması gerekir. Bu topraklar tarım için elverişli değildir ve üzerlerinde bitki örtüsü yoktur. Ülkemizde bu topraklara Akdeniz bölgesinde Taşeli platosunda Boz dağlarda Bitlis dağlarında İç ve Doğu Anadolu’daki volkanik konilerde rastlanır.  

Regosol:  Volkanik arazilerde kolüvyal depolar üzerinde oluşan kumlu topraklardır.   Kumlu depolar üzerinde bulunan topraklardır. Çoğunluğu kum boyutunda olan asitik karakter gösteren volkanik arazilerde oluşmuşlardır.    İç ve Doğu Anadolu bölgesindeki volkanik arazilarde bu topraklara rastlanır. Bu topraklar kumlu oldukarı için bünyelerinde su barındıramazlar suyu hemen alt tabakaya geçirirler. Bu sebepten dolayı toprakta humuslaşma meydana gelemez ve bununda sonucu olarak toprak verimsizdir. Bu toprakların kumlu olması yumrulu bitkilerin yetişmesi için elverişlidir.  

Zonal (Yerli topraklar)   Kayaların, bulundukları yerlerde çözülmeleriyle oluşan topraklardır.   a. Nemli Bölge Toprakları   • Tundra Toprakları  Kutuplara yakın, soğuk tundra ikliminin görüldüğü bölgelerin topraklarıdır. Şiddetli ve uzun süren kış şartlarından dolayı toprak yılın büyük bir bölümünde donmuş haldedir. Yaz aylarında sadece yüzeyde ince bir tabaka halinde çözülme görülür. Geniş bataklıklar oluşur. Bu özellikteki iklim şartlarından dolayı kimyasal ayrışma olamamakta, toprağı oluşturan çoğu malzeme fiziksel parçalanma ürünü halindedir.                      

Buralardaki cılız ve kısa boylu sürüngen ot, çalı ve yosunlara tundra adı verilir. Bitki örtüsü çok cılız olduğundan humus tabakası fazla değildir. Var olan organik maddeler de sıcaklık yeteli olmadığından toprağa ayrışıp karışmaz ve ham humus şeklinde kalır. Bu nedenle tundra toprakları verimsiz topraklardır ve üzerinde tarım yapmaya elverişli değildir.  Türkiye’de bu tür topraklar görülmez. 

Podzol Topraklar;  Tayga adı verilen iğne yapraklı orman örtüsü altında oluşan, soğuk ve nemli iklim bölgelerinde özellikle de yağışın yıla dağıldığı alanlarda oluşan topraklarıdır. Rusça bir kavram olup, altı kül renginde olan topraklar anlamındadır.  Toprağın aşırı yıkanması nedeniyle organik maddelerin çoğu taşınmıştır. Aşırı yıkanma nedeniyle üst kısımlarının rengi soluklaşmıştır ve renkleri açıktır. A katmanından yıkanan oksitçe zengin maddelerin birikmesi ve çimentolaşma ile B katmanında sert tabaka oluşumu meydana gelmektedir.
Topraktaki aşırı yıkanmadan dolayı topraktaki besin maddeleri uzaklaşmıştır. Bunun sonucunda verimsizleşmiştir.(Toprak kalsiyum, magnezyum, Potasyum, fosfor yönünden fakirdir.) Bu tür topraklar gübre ve ilaç vermek suretiyle tarım yapılabilir hale gelebilmektedir. Ancak yıkanma fazla olduğu için bu işin sürekli yapılması gerekir.   Bu tip topraklar Sibirya, Kuzey Avrupa ve Kanada’da yaygındır. Türkiye’de, Yıldız Dağlarının  kuzey yüksek yamaçları ile Kuzey Anadolu Dağlarında,  Batı Karadeniz Bölümü’nde kahverengi ve kırmızımsı sarı podzolik topraklar yaygındır. Ayrıca Artvin Şavşat ve  Karagöl çevrelerinde yaygın olarak bulunurlar.     • Kahverengi Orman Toprakları  Nemli orta kuşağın, geniş (yayvan) yapraklı ormanlarla kaplı bölgelerinde görülür. Humus bakımından zengin oldukları için verimlidirler.   Türkiye’de, bu tür topraklar, Karadeniz Bölgesi’nde yaygın olmakla birlikte, İç Anadolu’nun 1000 - 1200 m’den yüksek alanlarında da yer yer görülür. İç Anadolu’da, daha çok Kuzey Anadolu Dağları’nın güneye bakan yamaçlarında yaygındır.    Yine, Trakya’nın kuzeyinde Yıldız Dağları’nda, İçbatı Anadolu’da, Güneydoğu Toroslar üzerinde de kahverengi orman topraklarına rastlanır.   

Kırmızı Topraklar (Terra - rossa)  Nemli Subtropikal iklim bölgesi ile Akdeniz iklim bölgelerinde, kızılçam, maki ve garig örtüsü altında gelişen topraklardır.   Bu tür topraklar genellikle kalkerli araziler üzerinde görülen topraklardır. Eğimli karstik sahalarda toprak yüzeyde değil kayaların arasındaki yarık ve çatlaklarda oluşmuştur.   

Topraktaki demir oksit fazla olmasından dolayı iyi oksitlenmekte ve toprak kızıl renge sahip olmaktadır.  Bu topraklar bol miktarda kil içerirler. Çünkü kayaların bünyesindeki karbonatlı bileşikler eritilerek götürülür ve geriye killi maddeler kalır. Derin çatlaklarda toprak içinde kaya parçaları bulunur.    Bu topraklar Avrupa kıtasının güneyinde Akdeniz kıyısı ülkelerde yaygın olarak bulunurlar. Türkiye’de, Akdeniz Bölgesi ile Kıyı Ege ve Güney Marmara’da yaygın olarak görülür.    

Laterit Topraklar  Nemli tropikal ve ekvatoral bölgelerde Dönenceler arasında yer alan, sıcak ve nemli iklim bölgelerinin karakteristik toprak tipidir.

Bu toprakların Seçici özellikleri:  1- Sıcaklık ve yağış fazla olduğu için ayrışma ve çözülme fazla olmaktadır. Bu nedenle toprak derinliği (kalınlığı) oldukça fazladır.  2- Yağışın bol olması ve topraktaki yıkanmadan dolayı silisli maddeler topraktan uzaklaşmakta ve toprakta Demir oksit ve alüminyum birikimi çok olduğundan renkleri kızıla yakındır.( Rengi kiremit kırmızısıdır)  3-Sıcaklığın fazla olmasından dolayı toprakta ve bakteri veya mikroorganizma faaliyetleri ve ayrışma çok fazladır. Topraktaki organik maddeler, mikroorganizmalar tarafından parçalandığı ve yıkanma ile taşındığı için toprak yüzeyinde humus yoktur. Buna bağlı olarak verimli ve tarıma uygun topraklar değildir.  4- Bu toprakların bulunduğu bölgelerde toprak altına demir ve alüminyum oksitleri yumrular veya tuğla blokları şeklinde sıkışıp birikmekte ve bunlar bitki köklerinin toprağa ilerlemesine engel olmaktadır. ( Had Pan) Endonezya’da yüzeye çıkan bu bloklar kuruyunca inşaatlarda tuğla olarak kullanılmaktadır. ( Buna laterit İsmi buradan verilir) Türkiye’de tam olarak laterit özelliği taşıyan toprak görülmez. Ancak, Doğu Karadeniz Bölümü’nde, laterit türü (lateritleşmiş) topraklara rastlanabilmektedir.  b. Kurak Bölge Toprakları   • Çernezyomlar  Çernezyomlar, Orta Kuşağın yarı nemli alanlarında uzun boylu çayırlar altında oluşan topraklardır. Bu topraklara Kara topraklar adı da verilir.    Bu topraklar zengin çayır bitkileri altında oluşmuş ve organik maddece zengindir. Sıcaklık fazla olmadığı için organik maddeler yavaş yavaş ayrışıp parçalanmaktadır. Fazla yıkanmadıkları için mineral ve kireç bakımından zengindir. Toprağın üst kısmında bitki artıklarının oluşturduğu, kalın bir humus tabakası vardır. Renkleri bu yüzden koyudur. ( Kara toprak)   Organik madde yönünden zengin olan bu topraklar Dünya’nın en verimli tarım toprakları arasındadır. Üzerinde yoğun olarak tarım yapılır. Özellilikle tahıl tarımında önemli yerleri olup, bu topraklara” dünyanın ekmek torbaları” adı verilir.    Dünyada en yaygın olarak Rusya’nın güneyi, A.B.D., Kanada, Ukrayna,Arjantin,Mançurya, Avustralya bu toprakların yaygın olduğu alanlardır.   Ülkemizde uzun boylu çayırların geniş yer tuttuğu Kuzeydoğu Anadolu’da yaygın olarak bulunurlar. En yaygın olarak, Erzurum - Kars Plâtosu’nda oluşmuştur. Ayrıca, İç Anadolu Bölgesi’nin kuzey kesiminde de yer yer bu tür topraklar görülmektedir.   • Kestane veya Kahve Renkli Step Toprakları  Az yağış alan step iklimlerinde görülen topraklardır. Üzerindeki bitki örtüsü seyrek olduğu için, humus oranı azdır. Bu yüzden verimleri düşüktür.    Türkiye’de, Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu plâtoları ile İçbatı Anadolu’da yaygındır.   • Çöl TopraklarıÇöl iklim bölgelerinde görülür. Çok az yağış alıp, fazla yıkanmadıkları için, kireç ve tuz oranı oldukça fazladır. Humus, hemen hemen hiç yoktur. Bu topraklarda tarım yapılamaz.     Türkiye’de, bu tür topraklar görülmemekle birlikte, Tuz Gölü çevresinde çölleşmiş topraklara rastlanır.

İntrazonal (Ana kayanın etkili olduğu topraklar)   Bu toprakların oluşumunda özellikle yer şekilleri ve ana materyal etkili olmaktadır. Bu topraklarda çoğunlukla sadece A ve C horizonları bulunmaktadır.   Halomorfik Topraklar:  Kurak ve yarı kurak bölgelerde kayaların çözülmesinden oluşan tuzlu malzemeler akarsular tarafından havzaların tabanlarına taşınarak biriktirilmektedir. Bu bölgelerde yağışlar az buharlaşma fazla olup, yağışların üzerinde bulunmaktadır.    Bu özelliğe sahip kurak ve yarı kurak bölgelerde havzaların tabanlarında sularda eriyik halde bulunan çeşitli tuzların ve karbonatların suların buharlaşması ile toprağın yüzeyinde çökelmesi veya belli derinliklerde kalması ile oluşurlar. Çökelen tuzlar ince bir tabaka veya film halinde toprağın yüzeyini kaplamaktadır.   
Bunlarda ikiye ayrılır.   
A-Tuzlu topraklar ( Solançak): Toprak yüzeyi üzerinde tuzlardan oluşan beyaz bir kabuk görülür. Bu toprağın derinliklerinde de devam edebilir. 
B-Tuzlu – sodik (alkali) topraklar: Bunlar yüksek miktarda eriyebilir tuz içerir. Kurak ve yarı kurak bölgelerde drenajın iyi olmadı alanlarda bulunur. Yüksek miktarda sodyum bulunması ile diğer topraklardan ayrılır.    

Ayrıca bazı alanlarda insanlar tarımda aşırı sulama ile kurak ve yarı kurak bölgelerde toprağın tuzlaşıp çoraklaşmasına neden olabilmektedir. Aşırı sulama taban suyunu yükseltmekte ve yıkanma ile tabana taşınan tuzlar bu sayede yüzeye çıkmakta ve su buharlaşınca yüzeyi kaplayarak çoraklaşmaya neden olmaktadır.  

Aşırı sulama ile çoraklaşan arazilerde drenaj kanalları açılarak “ akaçlama “ çalışmaları yapılmalıdır.   Hidromorfik Topraklar:  Bataklık, sazlık gibi drenajı iyi olmayan yani sürekli suların biriktiği sahalarda toprak sürekli sular altında kalmakta oksijensizlik altında bataklık bitkilerinin oluşturduğu organik maddeler kolay ayrışamamakta ve organik madde birikimi olmaktadır.  Bu topraklar sürekli taşkın altında kalan ovalarda, tektonik çukurlardaki taban suyu yüksek sahalarda veya da dağların yüksekliklerinde bulunan yerel çukur sahalarda bulunmaktadır.  

Kalsimorfik topraklar:  Bu tür topraklar kireç bakımından zengin ana kayalar üzerinde oluşmaktadır. Yumuşak kireç taşı ve killi kireçtaşı depoları üzerinde oluşurlar. Genellikle A horizonunda ibaret olan bu topraklarda organik madde toprağa karışarak koyu renk sağlamaktadır. Bu topraklarda nispeten tarım yapılabilmektedir.   

1- Vertisoller: Eski göl depolarındaki killi kireçli depolar üzerinde oluşan topraklardır. Bu topraklar killi olduğu için kurak mevsimde çatlar ve yarılır, derinliği bir metreyi bulan yarıklar oluşur. Bu yarıklardan aşağı doğru sürekli toprak enkazı dökülür. Dökülen bu enkaz yağışlı mevsimde kilin suyu alıp şişmesi ile aşağıdan yukarı doğru itilir. Adeta aşağı giden toprak tekrar yukarı döner. Bundan dolayı bu topraklara “dönen toprak “ anlamına gelen vertisol ismi verilmiştir. Topraktaki büzülme ve şişme olaylarının tekrarından dolayı oluşan mikro topografyaya   “ Gilgai” ismi verilmektedir. 
  
2- Rendzina: Bu topraklar genellikle yumuşak kireç taşları üzerinde oluşur. Toprak koyu renkli olup, alt tarafında kireç birikimi mevcuttur. Kireç taşlarının parçalanmasından dolayı toprak içinde bol miktarda çakıl bulunur. Bunlar genel olarak A, C horizonludur. A horizonu koyu gri ve siyah renktedir. A horizonundan kireç tamamen yıkanmamıştır ve organik maddece zengindir. Bunların doğal bitkileri çernezyomlar da olduğu gibi otlardır.

20 Haziran 2010 Pazar

Dam saçağı...

Sivek, Sivik, Saçak (Alm. Vordach, Franse)
Çoratan, Toprak damlardan suyu akıtan tahta boru ,
Yapının anaduvarlarından dışarı taşan çatı bölümü.
Çerçevenin üst kenarından aşağı sarkan sınır perdesi.
Evlerde dört ana duvarın dışına sarkmış olan toprak dam bölümü.

Çatı Çeşitleri;
Düz Dam; Bu çatılar tamamen çevreden elde edilen malzemelerle yapılır. Kullanılan malzemeler toprak ve ağaçtır. Bu tür çatılar eski meskenlerde yapımı zor olduğu için bulunmamaktadır. Bakımı zor olduğu içinde sökülerek yerine kiremit ve çinko kullanılan dört omuz çatı yapılmaktadır. Dikey olan çatallar üzerine yatay olarak “ hezenler “ konulmakta , hezenler kalın ve uzundur, hezenler üzerine direk ( mertek ) ler konmakta direklerin üzerine, yassı, tahtaya benzer “ çapkılar “ konmakta, çapkıların üzerine ise; akarsuların kenarında yetişen kısa boylu ince bedenli yaprakları ince ve sık  bitki olan “ pürenler “ konulmaktadır. Pürenlerin üzerine samanla karıştırılmış “ say toprak “ adı verilen killi-çakıllı toprak konmaktadır. Damın duvardan dışarıya taştığı 30-40 cm bölüme ise sivek / saçak denilmektedir.  Kar yağdığında kar kürekleriyle karlar kürünmekte, yağışlardan sonra akmayı engellemek için loğlanmaktadır . Köydeki ocakların bacalarına “ temek “ adı verilmektedir.                  
Beşik çatı ; Baraka ve haymaların üzeri beşik çatıdır. Ahşap malzemelerin üzeri çeşitli örtü malzemeleri konur. Barakanın örtü malzemesi kiremit / çinko, haymaların örtü malzemesi ise; ağaç dalları ve naylondur.                             
Dört Omuz çatı ;Yeni yapılan  meskenlerin, özellikle 1970 ten son yapılan ,  çatıları dört omuz çatıdır. Çevreden elde edilen ağaçlarla çatı kurulur. Örtü malzemesi kiremit ya da çinkodur.

23 Mayıs 2010 Pazar

"Bez Bebek" , "Suna", "Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu" adlı filmleriyle tanınmış ünlü sinema yönetmenimiz...

Engin Ayça,  
Sinema yönetmeni, senaryo yazarı.

Doğum Tarihi – 24 Şubat 1941, Edremit, Balıkesir1941 yılında Edremit’te doğdu. Galatasaray lisesini bitirdi, Roma’da Instituto Superiore Dell Opinione Publica ve Centro Sperimentale Di Cinematografia okullarında Sinema Yönetmenliği eğitimi gördü. 1970 – 1974 yılları arasında İ.Ü. Foto Film merkezinde çalıştı.

Yılmaz Güney’ in ‘ Arkadaş ‘ filminde asistanlık yaptı. 1973 – 1975 yılları arasında Atilla Dorsay ve Nezih Coşkun ile 7. Sanat isimli Sinema dergisi çıkardı. 1974 yılında girdiği TRT İstanbul Televizyonunda 1986 yılına kadar yönetmen olarak çeşitli belgesel filmler ve kültür programları gerçekleştirdi. 1987 yılında TRT’den ayrıldı ve ‘Bez Bebek’ isimli sinema filmini yönetti. 1990 yılında ‘Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu’ isimli filmini çekti. Çeşitli dergi ve gazetelerde sinema yazıları yazdı, çeviriler yaptı. Sinema üzerine iki çeviri kitabı vardır: Ayzenştayn’ın Ders Notları ve Sinemanın 100 Yılı. Mimar Sinan Üniversitesi Sinema-TV Enstitüsü’nde ders vermekte, sinema üzerine kuramsal yazılar yazmaktadır.
Filmleri;
Suna, 2007, Yönetmen 
Soğuktu Ve Yağmur Çiseliyordu , 1990, Yönetmen 
Bez Bebek, 1987, Yönetmen 

21 Mayıs 2010 Cuma

Genellikle arkasından yağmur getiren sert ve geçici yel...

Bora, İt. borea 
Genellikle arkasından yağmur getiren sert ve geçici yel. Sağanak yağışlarıyla son bulan, sert ve geçici rüzgâr.

6 Mayıs 2010 Perşembe

Gökkuşağı...

Gökkuşağı (İng. Rainbow), Tiraje,
Alai, Alaimisema, Alkım, 
Ebekuşağı, Ebemkuşağı, Elleçalla, Eleğimsağma, 
Hacılar kuşağı,
Meryemanakuşağı,
Sam, 
Yağmurkuşağı, Yaygır,
İzlanda edebiyatında ise gökkuşağına Absron denir.

Gökkuşağı, güneş ışınlarının yağmur damlalarında veya sis bulutlarında yansıması ve kırılmasıyla meydana gelen ve ışık tayfı renklerinin bir yay şeklinde göründüğü meteorolojik bir olaydır. Gökkuşağında görülen yedi renk; kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi lacivert ve mordur.Tipik bir gök kuşağı kırmızı, turuncu, yeşil, mavi ve mor renklerinden meydana gelen bir renk sırasına sahip bir veya daha fazla aynı merkezli arklardan ibarettir. En çok rastlanan çeşidi ilkel (birinci) gökkuşağıdır. Bu çeşidin merkez açısı 42° civarındadır ve kırmızı renk dış tarafa, mor renk iç tarafa isabet eder. Bazen ışığı daha zayıf merkez açısı 50° civarında olan tali (ikinci) gökkuşağına da rastlanır. Bunda renk dizilişi diğerinin tersidir. Bunların haricinde sadece dar kırmızı veya kırmızı-yeşil renk bantlarından müteşekkil küçük kuşaklar da görülür ve bunlar birinci gökkuşaklarının iç tarafında ve ikincilerin dış tarafında bulunurlar.

Gökkuşakları; ışık ışınlarının yağmur damlaları ve sis tanecikleri tarafından kırılması, yansıtılması ve dağıtılması ile meydana gelir. Büyük damlaların meydana getirdiği kuşaklar en parlak ve renk ayrılması en belirgin olanlarıdır. Küçük yağmur damlalarının meydana getirdiği kuşaklar ise daha zayıf ve daha geniş olurlar. Bunun en tipik örneği sis kuşağı olarak da isimlendirilen ve sis bulutu veya buğusu tarafından meydana getirilen beyaz kuşaklardır.

16 Mart 2010 Salı

Sisli ve yağmurlu hava...

Çiskin, 
 Arapça hava demek.
Çiseleyen yağmur, Çiseleyen yağmurdan hafifçe ıslanmış,
Kırağın, gayet ince yağmur, baran ve boran.

7 Eylül 2009 Pazartesi

Beraberinde yağmur getirmeyen güçlü fırtına...

Urağan (Hızı saatte 120 km'yi geçen çok şiddetli yağmur getirmeyen güçlü fırtına.), Turan,

(İtalyanca-fortuna) Fırtına rüzgarın hızlı bir şekilde esmesine denir. Meteorolojide Rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr.

Kötülüğe saplanmış insanları yok etmek için Tanrı tarafından gönderildiğine inanılan büyük yağmur...

Tufan,

Bir çok yerel efsaneye ve kutsal kitaplara göre Allah-Tanrı veya tanrılar tarafından bir kavmi, milleti ya da tüm insanları cezalandırmak amacıyla gönderildiğine inanılan büyük felaket. Tufan'ın detayları farklı kültürlerde farklılıklar arzetmekle beraber en çok bilinen şekli Nuh Tufanı'dır. Tufan yalnızca kutsal metinlere özgü bir kavram değildir; kutsal metinlerden önce de mevcut bulunan, pek çok mitoloji, masal, inanışlarda yer etmiş bir kavramdır. Birçok kültürde büyük felaketlerden bahsedilir. Bunu Heraklitus, Empedokles, Platon ve Aristoteles, "geçmişte insanlığın uğradığı su ve ateş felaketleri" olarak ifade etmişlerdir. Pisagor’a göre insanlık, böyle 6 “doğal afet dönemi” geçirmiştir. Aynı şekilde Maya kültüründe de insanlığın geçirdiği çağları birbirinden ayıran, birçok büyük felaket dönemi yaşanmış olduğu belirtilir.

Dinozorlar büyük bir ihtimalle devasa bir tufan sonucu ortadan kalkmışlardı. Ancak bu tufan bildiğimiz Nuh tufanı olamaz. Zira insa
noğlunun ilk görüldüğü dönem, bundan milyonlarca yıl sonra olmuştur.

6 Eylül 2009 Pazar

Anadolu' nun birçok yöresinde çocuklar tarafından düzenlenen bir tür yağmur duasına ve bu tören gezdirilen kadın biçiminde ağaçtan kukla...

Çömçegelin,

Anadolu' nun birçok yöresinde çocuklar tarafından düzenlenen bir tür yağmur duasına ve bu tören sırasında birlikte gezdirilen kadın biçiminde ağaçtan yapılmış kuklaya verilen ad.