Translate

özgür etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
özgür etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Ağustos 2009 Pazar

Temayül...


Yönseme,

Belli bir gayeye veya sonuca yönelen faaliyete dönüşmeyen etki gücüne, yönseme, temayül denir.

Bilim, bilgi sistemlerinin belli bir yapısını temsil eder. Bilimsellik ise aşağıdaki koşulları içerir.

Olaylar gözlenir, bilgiler toplanır.
Bilgiler, sistemli bir şekilde düzenlenerek benzerlikleri ve ayrılıkları ortaya çıkarılır.
Kanun ya da yönseme ile ya da eğilim şeklinde genelleme yapılır.
Varılan ilkelerin doğruluğu ve geçerliliği araştırılır.
Doğruluğu onaylanmış ilkelerden sonuçlar çıkarılır.

21 Temmuz 2009 Salı

Bir devletin topraklarıyla çevrilmiş başka bir devlete ait arazi...

Anklav toprak,

Bir devletin topraklarının bir parçasının, başka bir devlet topraklarıyla çevrelenmesi durumudur. Diğer devlet sınırları içerisinde kalan bu toprak parçası bir devletin toprağı olabileceği gibi başlı başına bağımsız bir devlet de olabilir.

Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından çevrelenen Lesotho Anklav topraktır. Türkiye' nin anklav toprağı Suriye' deki Caber Kalesi' dir. İsviçre içinde de iki anklav bulunur: Almanya’ya ait olan Büsingen ile İtalya’ya ait olan Campione d'Italia.

16 Mart 2009 Pazartesi

Kadercilik ...

Fatalizm, cebriyye, kadercilik, yazgıcılık veya sabit kadercilik adlarıyla da bilinmekte olup, her şeyin önceden doğaüstü bir güç tarafından belirlenmiş olduğunu ve kimsenin bu belirlenmiş yazgıyı değiştiremeyeceğini ileri süren görüştür.

Evrenin ve insanın önceden belirlenmiş olduğunu ileri süren anlayış. Bilimsel bilgilerden yoksun bulunan insanlar, bütün olupbitenleri üstün bir gücün yönetimine bağlayarak yazgıcı bir anlayışa varmışlardır. Yazgı ya da alınyazısı, hiç bir zaman değiştirilemeyecek olan bir sonucun önceden belirlenmesidir ve bu bakımdan insana en küçük bir özgürlük tanımaz.

Antikçağ Yunan felsefesi de yazgıcılık anlayışını güden bir felsefedir. Örneğin Sofokles'in Antigon'unda toplumun sesi olan koro şöyle bağırır: "İnsanlar alınlarına yazılmış olan felaketlerden asla kaçıp kurtulamazlar". Ancak Yunanlılar alınyazısına, sadece insanları değil, tanrıları da bağlamışlardır. Tanrılar da, insanlar gibi, yazgılarını yaşamaktadırlar. Hıristiyanlık, yazgıcılığa, önceden bağışlanmış ya da mahkûm edilmiş olmak kavramlarını eklemiştir. "Alınyazısı öğretisi, başarının, ne çalışmaya ne de insanın becerikliliğine dayanmadığının, insanın denetinden bağımsız koşullara bağlı olduğunun dinsel ifadesidir".

İnsanlar, alınyazılarına boyun eğmelidirler, durumlarına razı olmalıdırlar, yükselmek ya da daha iyi yaşamak istememelidirler. Yazgıcılık öğretisi, metafizik alanda, insanın tanrı karşısındaki sorumluluğu ilkesiyle bir hayli çatışmış; bu çatışma elindelik (iradei cüz'iye) öğretisiyle çözümlenmek istenmiştir. Oysa insan kafası, ortaçağın en karanlık günlerinde bile ve en ağır engizisyon baskısına karşı yazgıcılık öğretisini kökünden yıkıncaya kadar su soruyu sormakta devam etmiştir: Her şey önceden ve bir ilksizlikte (eternite) belirlenmişse, ceza niçin?..

Metafizik yazgıcılık (fatalizm), bilimsel gerekircilikle (determinizm) karıştırılmamalıdır. Gerekircilikte belli bir neden belli bir sonuç doğurur, neden ortadan kaldırılarak sonuç değiştirilebilir. Yazgıcılıktaysa ne neden bellidir, ne de sonuç; belli olan tek şey, belli olmayan bir sonucun değiştirilemeyeceğidir. Bu yüzdendir ki hastalanan gerekirci hekime gider, çünkü sonucu değiştirebilir; hastalanan yazgıcıysa yatağa girip sonucu bekler, çünkü ne etse bu sonucu değiştiremeyeceğine inanmaktadır.