Translate

31 Aralık 2012 Pazartesi

Bir sözü hem gerçek hem de mecaz anlama gelecek biçimde kullanma sanatı ...

Kinaye,   (Alegori),
Değinmece,
Bir söz sanatı terimi,

Bir sözü hem gerçek hem de mecaz anlama gelecek biçimde kullanma sanatı.
Düşünüleni dolaylı olarak anlatan söz.
Üstü kapalı, sitemli, dokunaklı söz.
Bir sözü gerçek anlamının dışında kullanma sanatı.
Dolayısı ile dokunaklı söz. 
Maksadı dolayısı ile anlatan söz. 
Üstü örtülü dokunaklı söz. 
Açıktan olmayıp hakiki mânâyı başka ifâde ile dokunaklı konuşmak.


Bir sözün, benzetme amacı güdülmeden, hem gerçek hem de mecaz anlamını düşündürecek biçimde kullanılmasına kinaye denir. Övücü, ayıplayıcı, çirkini güzel gösteren, çok veya az vasıtalı, kabalığı hafifleten manalar yönünden kinaye çeşitleri vardır. Kinayenin lafzına Meknibih, delalet ettiği manaya da Meknianh denir.

Alegori, (Fr. allégorie).
Bir görüntü, bir yaşantı veya bir davranışın daha iyi kavranmasını sağlamak için göz önünde canlandırıp dile getirme, yerine. 
Bir sanat eserindeki ögelerin gerçek hayattan bir şeyleri temsil etmesi durumu.

19 Aralık 2012 Çarşamba

Hoşa giden duygulanım ..

Haz, (Arapça),(İng. pleasure).
Hoşa giden duygulanma, hoşlanma, zevk,
Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duygu, haz.
Bir şeyden duyusal veya manevi sevinç duyma.
Ezgi. 
Sürdürülmesi istenen ılımlı ve doygunluk veren coşku,
Duygunun, içinde bulunduğu durum bakımından temel niteliklerinden biri; acının karşıtı olarak hoşlanma, tad alma.
İstek duyulan bir şeyi elde etmeden doğan hoşnutluk duygusu. 
Bir şeyden duyusal ya da tinsel sevinç duyma,
İştah.

15 Aralık 2012 Cumartesi

Kul, köle ...

Çaker,(Farsça).
Çâker (Farsça).
Kul, Köle, (İng. Slave, serf ).
Cariye, 
Yanaşma
Rakabe, Abd,
Esir,
Karavaş,

Bütün tarihî devirlerde başka milletlerden, yabancılardan zorla kaçırılıp hürriyetten mahrum hale getirilerek hizmette kullanılan erkek. 

Savaşta tutsak alınan, yabancı ülkelerden zorla kaçırılıp özgürlükten yoksun bırakılan veya başkasından satın alınan erkek, kul, esir, abd. 

Birinin emri altında bulunan, özgür olmayan kimse. 
Herhangi bir şeye aşırı derecede bağlı olan kimse.
Bir mal gibi alınıp satılan, kişisel hakları bulunmayan ve kendi tükettiğinden daha fazlasını üreterek artık ürün yaratan kişi.

12 Aralık 2012 Çarşamba

Ural ailesinden bir dil öbeği ...

Ugor,
Fin,
Ural dillerinden bir dil öbeği. 
Ural dil grubu kendi arasında ikiye ayrılmaktadır. 

Fin-Ugor dilleri ve Samoyed dilleri.
Ugor halkları içerisinde Rusya ve Macaristan'ya bağlı ülkenin orta kesiminde bulunan Khantia-Mansia Özerk Okrug'un halkları bulunur. 

Rusya ve Finlandiya da Ingria, Karelya bölgeleri ile Estonya halkı Fin kavmini meydana getirir.

Diğer Samoyed dilleri ise Rusya özerk bölgesinde bulunan Yamalo ve Nenets bölgelerinde konuşulmaktadır.

10 Aralık 2012 Pazartesi

Karabiber ...

Fülfül,
Darifülfül, (dar-i fülfül).
Karabiber (İng. pepper plant, black pepper, Fr. poivrier noir ),
Bir baharat çeşididir.

Karabibergillerin örnek bitkisi olan, zeytinsi, meyvelerin taneleri yuvarlak, yaprakları kalp biçiminde, tırmanıcı bir bitki (Piper nigrum). Karabibergiller (Piperaceae) familyasından, tırmanıcı, çiçekleri genellikle er dişi, tohumları olgunlaşmadan önce toplanıp ezilerek karabiber, olgunlaştıktan sonra toplanıp soyularak beyaz biber elde edilen, baharat olarak kullanılan, Güney Doğu Asya'da yayılış gösteren uzun, tırmanıcı bitkilerden ikiçenekliler sınıfının, karabibergiller familyasındandır. 

Vatanı Doğu Hindistan olan, yürek biçiminde yapraklarını dökmeyen damarlı bitkilerdir. Çiçekleri sarkıktır. Meyveleri küçük, toparlak ve sapsızdır. Bu bitkinin baharat olarak kullanılan kuru ve siyah tanesi ve bu tanelerin kurutulup öğütülmesiyle yapılan toz. 

Mideyi ısıtan, hazmı kolaylaştıran ve iştah açan bir bahattır. Mide ve bağırsaklardaki mikropları öldürür ve idrar söktürür. Gaz birikmesine engel olur. Şeker hastalığının ilerlemesini durdurur. Enerji verir. Cinsel istekleri kamçılar. Sinirleri kuvvetlendirir. Yiyeceklerde baharat olarak kullanılır. Damar sertliği, yüksek tansiyon, egzama, üremi, bağırsak iltihabı ve romatizmadan şikayet edenler, mümkün olduğu kadar az kullanmalıdırlar. 

Sevimli ve ufak tefek esmer güzellerine de karabiber denir.

Dişin çiğneme yüzeyini meydana getiren en sert dış katman olan diş minesini oluşturan hücreler. ..

Ameloblast, 
(İng. ameloblast, ameloblastus). 
Diş minesi oluşumu sırasında organik maddeleri salgılayan, olgunlaşma sırasında ise emme ya da nakletme görevini üstlenen epitel hücreleri.












Dişlerin mine içeriğini salgılayan uzun, prizmatik, çok sayıda mitokondriyon, iyi gelişmiş Golgi organı ve granüllü endoplazma retikulumunu içeren koruyucu işlevli hücre, enameloblastus.  Ameloblastlar dişin çiğneme yüzeyini meydana getiren en sert dış katman olan diş minesini oluşturan hücrelerdir.

Ameloblastlar, insan vücudundaki en sert madde olan diş minesini oluşturmak için daha sonra mineralize olacak olan mine proteimleri enomelin ve amelogenini salgılayan hücrelerdir.

Diş minesi (Latince: Substantia adamantinea, İnqilizce: Enamel)
Vücudun en sert ve en yoğun mineralleşmiş maddesidir. 
Ameloblastlar;  Enamel(İnq), Mine, Dentin, Odontoblastlar.

Deniz yolculuğunda geminin ya da yükünün gördüğü zarar ...

Avarya,  (İtalyanca avaria, İng. avarage ).
Deniz yolculuğunda geminin ya da yükünün gördüğü zarar.
Bir deniz yolculuğunda geminin ya da yükünün gördüğü zarar.
Bir deniz yolculuğunda geminin veya yükünün gördüğü zarar. 
Çeşitli sebeplerle dayanıklılığını ve esnekliğini kaybetmiş yapağı ve yün.
Gemide veya yükte, uluslararası deniz ticaret hukukunun içerdiği özel kuralların çiğnenmesi yüzünden ortaya çıkan maddi hasarlar ve olağanüstü giderler.

"Meslek, izlenen yol" anlamında eski sözcük ...

İsr,
Uğraş,  
Ekol,
Meslek, izlenen yol.
Meslek, izlenen yol anlamında eski sözcük
Eski dilde meslek, izlenen yol anlamında sözcük. 

Alâmet. Nişane.
Ayak izi.
Yol. Meslek,
Çığır, okul, ekol.
Başlamak ve azimet etmek.

Meslek,  Belli bir eğitim ile kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş: