Translate

30 Ocak 2010 Cumartesi

Sığırcık...

Lalesar, 
Akridoter, Hodan, Karabakkal.

Sığırcıkgiller (Sturnidae) familyasını oluşturan kuş türlerine verilen ad. Sığırcıklar doğal olarak sadece Eski dünya' da (Asya, Avrupa ve Afrika) bulunur, bazı türleri Doğu Avustralya' ya götürülmüştür. Boyları 18-43 cm arasında değişen yüzden fazla türü vardır. 120 kadar türü vardır. Bazı türleri; adi sığırcık, pembe sığırcık, mino, kurtkıyan. Bir kaç türü bu yerlere adapte olmuştur. Sürü halinde gezinirler. Serçeden iri, uzun gagalı, kara tüylü kuşlar. Sürüler halinde gezer. Böcek, tahıl, meyve yer. Bu kuşların tüyleri koyu ve parlak renklidir. En çok oyuklarda yuva yaparlar. Yumurtaları mavi veya beyazdır.

Yurdumuzda görülen adi sığırcık (S. vulgaris) 21 cm'dir. Siyah tüyleri erguvan ve yeşil parıltılıdır. Uzun ve sivri kanatlarıyla iyi uçar. Besin aramak için yerde sıçrayarak gezer. Böcek, salyangoz, tahıl ve meyve yer. Solucan bulmak için gagalarıyla toprakta, delikler açar. Tarlalarda, park ve ormanlarda ağaçlara veya tabii kovuklara yuva yapar. Uzun gagalarıyla öldürdükleri kuşların yuvalarına da yerleşirler. Gürültücü kuşlardır. Şehirlerin içlerine kadar girer, binaların çıkıntılarına tünerler. İnsana rahatça alışır, hayvan seslerini taklit ederler. Yaşadıkları yere göre göçmen, gezgin ve kalıcı olanları vardır. Kışın İstanbul ve çevresinde çok görülürler. Açık mavi renkli 3-5 yumurta yumurtlarlar. Erkek ve dişi sırayla kuluçkaya yatar. Çekirgeyle beslenenlerin dışında çoğu meyvelere ziyan yaptıklarından çiftçiler tarafından sevilmez. Semiz oldukları zaman etleri oldukça lezzetlidir. Çekirge kuşu' da denir.
Sığırcık kuşları İskoçya'nın Gretna kentinde akşam üzeri şehrin üzerine bir kara bulut gibi çöktüler. Binlerce kuşun kent üzerinde şekilden şekile girdiğini gören halk, bir an korku yaşadı. Sığırcıkların gökyüzündeki devinimi akla Alfred Hitchcock'un "Kuşlar" adlı filmini getirdi. Filmde kuşlar önce şehrin üzerinde toplanıyor. Bir süre sonra ise kent sakinlerine saldırıyorlardı.

Yedirip içirme, besleme...

İaşe,
Yedirip içirme, Besleme, Bakma,
Geçindirme.

Çeşitli bitki yaprakları ve kabukları ile kokulandırılmış acımsı bir içki...

Amer,

Mekanik, elektronik ve bilişim teknolojilerini tümleştiren ürünlerin, akıllı makinaların ve robotların geliştirilmesini ve üretilmesini konu edinen mühendislik dalı...

Mekatronik,

Vida sıkmakta kullanılan L biçimli ve altıgen aygıt...

Alyan, 
Allen.

Düğünde oyundan sonra davulcunun topladığı parsa...

Şabaş,

Eski bir Türk sanatı olan kağıt oymacılığına verilen ad...

Kaat, 
Japon origami ile benzerlik göstermesine rağmen daha esnek ve daha serbest bir yapı taşıyan çalışma türüdür.

Salgın hastalık...

Epidemi,(epidemic). 
Pandemi,
 
Enfeksiyon hastalıklarının yol açtığı yerel salgınlar. Fransızca kökenli  épidémie sözünün tıptaki kullanımı. Türkçe' de salgın hastalık anlamına gelmektedir.
1665 - 1666 veba : 34 milyon insanın ölümü ile sonuçlanan bir salgın hastalıktır.
1817 kolera : Hindistandan başlamış ve tüm dünyayı saran bir salgın hastalıktır.

Yumurta biçiminde yapılan ve sekiz deliği bulunan üflemeli bir çalgı, flüt...

Okarina,(Ocarina).

Ekvator ve Kolombiya' da pişmiş topraktan, seramikten yapılmış , oval kaz gövdesine benzer biçimde nefesli, 10 cm uzunluk ve 7 - 8 cm genişliğe sahip, önünde 6 (3 adet sağ, 3 adet sol olmak üzere), arkasında 2 (1 adet sağ, 1 adet sol) deliğe sahip, elips şeklindeki üflemeli yöresel bir halk çalgısıdır.
M.S. 8000 yıllarından beri Çin, Hindistan, ve Güney Amerika da kullanılmaktadır. Güney Amerika' da kil veya porselenden yapılan fltümsü üflemeli bir çalgı.

Fırça yerine spatula kullanarak gerçekleştirdiği naif yapıdaki yapıtlarıyla tanınmış ressamımız...

Cemil Başo, (Fırçasız ressam.)(1930-2009)

Resim yaparken fırça, palet gibi klasik gereçlerin dışında, spatula, bez parçası ve bıçak gibi malzemeler kullandığı için `Fırçasız Ressam` diye adlandırılan Cemil Başo (79), 12.09.2009 tarihinde vefat etti. Son dönemde Bursa’da yaşayan farklı bir sanatçı. Resim tutkusunun peşinden giderek, küçük yaşlardan ailesinden ayrılan Başo, Sokaklarda resim yaparak hayatını kazanmaya başlamış ama fırça alacak parası olmaması onu farklı arayışlara itmiş. Fırça yerine sokaktaki paçavraları kullanmış ve 59 yıllık sanat yaşamı boyunca bir çok ilke imza atmış... Fırçasız ressam olarak bilinmektedir.

"Gülerya" da denilen bir balık...

Ciran, (Ceran), Liza ramada
 
Ege ve Akdenizde yaygındır. Karadenizde de rastlanır. Boyu 70 cm, ağırlığı 3 kg ye kadar olur.
 

Yapılarda gereç taşımak için kullanılan, dört kollu ve iki kişinin taşıdığı tahta araç...

Teskere,

Tırpanla ekin biçenlerin korumak için sol ayaklarına bağladıkları ot bağlamı...

Tönge,

Ekini tırpanla biçerken  bir yandan toplamak ve  deste haline getirmek için ayağa çıtlık dolama.

Elcek, kolunda tutmaya yarayan küçük tahta.

Töngenin ayağı ağrıtmaması için ayağa bağlanan beze dolak denir.




Savrulmak için hazırlanmış ve dövülmüş ekin yığını...

Tınaz,

26 Ocak 2010 Salı

Rusya' nın Liman kenti, Sibirya' nın güneydoğu ucunda, Japon Denizi kıyısında yer alan bir liman kenti...


Vladivostok,


Rusya (Rusya Federasyonu, Rossiyskaya Federatsiya),
Sibirya' nın güneydoğu ucunda, Japon Denizi kıyısında yer alan büyük bir liman kentidir. Doğu Avrupa ile kuzey Asya'ya yayılmış, ve 17,075,400 km²'lik yüzölçümü  ile dünyanın en geniş ülkesi olan Rusya' nın bir liman kentidir.

Diğer şehirleri;
Moskova(Başkent), Saint Petersburg, Novosibirsk, Nijni Novgorod, Yekaterinburg, Samara, Pmsk, Kazan, Çelyabinsk, Rostov, Ufa, Volgograd, Perm, Krasnoyarsk, Saratov, Voronej, Tolyatti, Krasnodor, Ulyanovsk, İjevsk.


Çeşitli bitkilerden elde edilen yumuşak reçine...

Elemi,

Pembe ya da beyaz renkli çiçekler açan bir süs bitkisi...


Mimoza,(Küstüm otu, Dokunma bana)

Mimozanın (Acacia Dealbata)  anavatanı Güneydoğu Avustralya ve Tasmanya’dır.
Mimoza Familyası: Baklagiller (Leguminosae) Türkiye'de yetiştiği yerler: Tabii olarak yetişmez. Süs bitkisi olarak yetiştirilir.
Küstüm otugiller familyasının örnek bitkilerindendir. Mimosa cinsi bitkilerin çoğunluğunun Amerika anakarasının tropikal bölgelerinde yetişen 300 dolayında türü bulunmaktadır.  Mimoza bitkisi bol güneşli ortamlarda ve süzek (suyu iyi akıntılı) olmak koşuluyla her tipteki toprakta iyi gelişir.

Anayurdu Brezilya olan ve 60 cm. kadar boylanabilen bu tür, bir yıllık duyarlı otsu bitkidir. Dikine uzayan sürgünleri, bu sürgünlerin üzerinde yer alan ve eğreltiotlarınınkine benzer pek çok yaprakçıktan oluşan yeşil renkli bileşik yaprakları vardır. Bitkinin yaz aylarında açan pembe ya da lavanta mavisi-beyaz çiçekleri, ipekten yapılmış ponponları andırır. Fazla dekoratif olmamakla birlikte çiçek bahçelerimizin sınırlarında veya bordürlerde yetiştirilen mimozalara dokunulduğunda bitki hemen oradaki yapraklarını büzerek kapatır. Bir-iki dakika böyle büzülü kaldıktan sonra açılan yaprakların büyüteçle incelendiğinde, o kesimdeki ince tüylerin dokunma sırasında zedelendiği görülür. Bu yüzden bitkinin, o kesime besin göndermediği düşünülmektedir, işte mimoza, bu olay bir eğlence konusu yapılmak üzere bahçelerde yetiştirilmektedir.


25 Ocak 2010 Pazartesi

Kısık sesli küçük keman...

Kit,

Halk dilinde ayrana verilen ad...

Ak,
Yayık ayranı,

Gördek balığına verilen başka bir isim...

İlik, Gördes balığı.

Acıbalık,

Tanrı' nın insan ruhlarını yarattığı zaman...

Elest,

Kazları semirtmek için verilen mısır hamuru...

Evelem,

Günümüzde yetiştirilen en iyi kaz ırkları Toulouse, Mısır, Emden(Embden), Afrika, Buff, Pilgrim, Sebastopol,  Kanada ve Çin kazıdır. Bunların ilk üçü ağır cüsseli, Pilgrim orta cüsseli, Çin kazı ise hafif cüsseli bir ırktır.


Kazlardan alarm(yabancıya tıslama yoluyla), Yabani otların temizlenmesi işlerinde kullanılır. Ayrıca kaz tüyü, kaz ciğeri (karaciğeri) , kaz eti, kaz yağı, kaz yumurtası olarak kullanımı da yapılmaktadır.

Kazlar; mısır, pamuk, şeker kamışı ve çilek tarlaları ile fidanlık, meyve bahçeleri ve üzüm bağlarının yabani otlarını çok iyi temizlerler.

Sırma ya da gümüş işlemeli bir tür ipekli kumaş...

Brokar,

Çanakkale Savaşları'nın en şiddetli çarpışmalarına sahne olan ve ''Conkbayırı'' da denilen yöre. ..

Bomba sırtı,

Conk Bayırı’nı işgal etmiş olan Yeni Zelanda birliklerinin Düztepe’ye kuzeyden girişecekleri taarruzu desteklemesi öngörülen Sarı Bayır Harekâtı, Kocaçimen Tepesi – Besim Tepe – Conk Bayırı ve Düztepe hattının işgal edilmesini hedeflemektedir. Planı hazırlamış olan Anzak Kolordusu komutanı General Birdwood, harekâta katılacak birliklerin iki kol halinde ilerlemesini öngörmüştü. Kollardan biri Kocaçimen Tepesi ve Besim Tepe’yi işgal ederken diğer kol da Conk Bayırı’nı alacaktır. Düztepe’nin işgali ile ise Conk Bayırı’na taarruz eden birlikler görevlendirilmiştir. Conk Bayırı’nın gün doğmadan -03:30 dolaylarında- işgal edilmiş olacağı düşünülmektedir.

General Birdwood, Sarı Bayır Harekâtı’yla hedeflenen tepelerin ele geçirilmesini sağlamlaştırmak amacıyla, Düztepe’nin işgalinin hemen ardından girişilecek bir başka taarruz daha öngörmüştür. Bu taarruz, Yükseksırt – Cesaret Tepe hattı üzerinden Kılıçbayır’ın işgal edilmesini hedeflemektedir. Esasen Kılıçbayır’daki Osmanlı mevzileri, Arıburnu Cephesi’ndeki en güçlü tahkim edilmiş mevzilerden biridir. Öte yandan arazi yapısı, savunmacılar açısından avantajlar sağlamaktadır. Kılıçbayır’a yapılacak bir taarruzun tek bir yaklaşma yönü vardır, Cesaret Tepe üzerinden. İki tepe arasında, 20 metre genişlikte, iki yanı uçurum olan bir sırt bulunmaktadır. Taarruz, zorunlu olarak bu sırttan yapılacaktır.

Kaplıcabilim. ..

Balneoloji,
Tedavi kaynağı olarak termal kaynaklardan istifade eden ve tarihte ilk olarak 10 bin yıl evvel Hintlilerin geliştirip faydalandığı bir terapi yontemidir. İngilizce kaplıca ya da şifalı su kaynağı (Spa).

Adıyaman ilinde, içinde yüzer adacığı da olan bir göl...

Sazlıca,

Erkek Geyik...

Hona,

Çok tatlı ve kırmızı renkli bir erik cinsi...


Eterik,

Erik (Alu), gülgiller (Rosaceae) familyasından Prunus cinsinden meyvesi yenen bazı ağaç türlerinin ortak adıdır.


Erik çeşitleri can eriği, papaz eriği, mürdüm eriği ve tatlı üryani (Alaerik) eriğidir. Ayrıca erik ağaçlarının dağlarda kendiliğinden de yetişen bir cinsi vardır ki buna yaban eriği ya da cız erik  denmektedir.
Diğerleri ise; Çakal, Aynabakar, Santa Roja, Red Kennen, Climax, Bardak, Albardak (Bursa yöresinde), Eterik, Formasa, Reine Claude Violette, Reine Claude Verte, President, Giant, Red Heart, Stanley, Köstendil, Karagöynük, Grandprix D'Agant, Türbe cinsidir.  Ayrıca Börek eriği, Zerdali eriği, Küpeli erik, Hamıtatlı, Hırsızçalmaz, İstanbul eriği, Eterik, Üzüm eriği cinsleri vardır.

Sığırın ağzından akan salya...

Memeş,

Tektonik çukur...

Graben,

Gecikme...

Rötar,
Tehir.

Ses...

Çav,
Seda, Selen,
Ün,
Neva,

Hamur tahtası...

Binit, Senit,
Hamur durumundaki ekmeklerin, fırına atılmadan önce içine konulduğu oyuk gözlü tahta.

Yakmak için kullanılan iri saman...

Kes,

Ölçüt...

Miyar, Kriter,

Pasaklı, kılıksız...

Loka.

Ticaret senetlerinin üzerine yazılan kefillik...

Aval,

24 Ocak 2010 Pazar

Yanardağ patlaması sonucu ortaya çıkan küçük krater...


Maar, Maare,

Volkan alanlarında kabuk tabakasında sıkışan gazın üstündeki kütleyi patlatması-parçalaması ile oluşan çapları birkaç yüz metre ile birkaç km arasında değişen çanak. Ayrıca maar, lavların sulu bir alanı kaplaması ile altta buharlaşan suyun üstteki lav örtüsünü patlatması ile de oluşmaktadır.

23 Ocak 2010 Cumartesi

Osmanlı Devletinin hizmetinde çalışan Rum soylular...

Fenerliler,

Başörtüsü...

Alavura,
Leçek,
Dastar,
Eşarp,

Başörtüsü olarak kullanılan bir tür ipekli dokuma...

Vala,

Anadolu' nun en eski halkı Luvilerde geyik tanrısı...

Uruvanda,
Eski Anadolu din ve inanışları,
Luviler'de Din ve İnanışına göre; Uruvanda: Luvilerde geyik tanrı.
Eski bir put,  Zibarva.

Van ilinde bir göl...

Erçek gölü,
Nazik gölü,
Nemrut gölü(krater gölü)
Aygır gölü,
Arin gölü(sodalı göl),
Gövelek(Ermanis) gölü,
Sultan Gölü,
Van gölü,

Keşiş, Keşiş-Turna Gölü, Urartu Kralları’ndan II. Rusa tarafından MÖ 650’li yıllarda inşa ettirilmiş. Van çevresindeki sodalı ve tuzlu sular nedeniyle tarım yapılamayan arazileri sulamak amacıyla yapılan 40 baraj ve 16 göletten biri olan Keşiş Gölü, insan eliyle yapılmış en eski ve en yüksek göletlerden biri.

"Akça" da denilen bir armut cinsi...


Hüsnüyusuf...
Akça armut; İnce kabuklu, sarı, etli ve sulu bir tür armut.

Dalları sepet örmeye elverişli bir söğüt türü...

Kanderi,
Sepetçi  söğüdü, 


Söğütgillerden ,akarsu kenarlarında yetişen yaprakları almaşık ve alt yüzleri havla örtülü büyük bir ağaç. Odunu yumuşaktır. Fıçı çemberi yapıldığı gibi, ince dallarından da sepet örülür.  

Eski Sümer ve Mısır kayıtlarında söğüt ağacı kabuğunun ağrı ve ateş tedavisinde kullanıldığı ile ilgili bilgiler yer almaktadır.  M.Ö. 5.YY'da Yunanlı doktor Hipokrat Salisin' dir. Kristal formu ilk olarak 1828'de Fransız eczacı Henri Leroux tarafından izole edilmiştir. Saf formu İtalyan kimyager Raffaale Piria tarafından elde edilmiştir. Suda çözündüğü zaman asit özelliği gösterdiğinden (ph 2.4) Salisilik asit olarak adlandırılmıştır. 1897'de Felix HoffmannAsetil Salisilik Asit Hoffman'ın işvereni olan Bayer firması tarafından Aspirin olarak adlandırıldı ve dünyanın en çok kullanılan ilacı haline geldi.

Kayseri ilinde antik bir kent...

Anisa,
Anadolu’da Kappadokia bölgesinde bir ilkçağ kenti. Berlin müzesinde bulunan ve M.Ö. II. yüzyıla ait bir bronz levhada, bu şehre ait yunanca bir kitabe vardır. Bu­radaki kanuna göre, şehir her yıl bir Demiurgos idaresine veriliyor ve bu yıla onun adı konuyordu. Ayrıca Arkhontlar kurulu, bule (meclis) vardı ve demos’un (halk) sözü de geçerdi. Bu idareyi muhtemelen Ariarathes V koymuştu (M.Ö. 130). Burada Zeus, Zeus Soter, Herakles ve Astarte’ye ait tapınak­lar vardı. M.Ö. I. yy. da artık sönen bu şehir, Mitridat savaşlarında yıkılmış olmalı­dır. Kitabeye göre burası, Kappadokia’nın merkezi olan Mazaka’ya (bugün Kayseri) yakın, belki de Kayseri yakınındaki Kültepe’nin yerindeydi. M.Ö. II. bin yılda Kaneş adını alan bu yerin gerçek adının Hanisa olması muhtemeldir.

Kayseri (Kaisareia-Mazaka), M.Ö. 4000 ile M.S. 2000 olmak üzere 6000 yıllık bir tarihe sahiptir. M.Ö. 2000 yıllarında Anadolu’ya gelen Hititler, Kayseri’ye 22 km. uzaklıkta bulunan Kayseri Ovasının en büyük şehri ve Anadolu’nun en büyük höyüklerinden biri olan Kültepe (Kaniş-Kaneş) şehrini kurmuşlardır. Kültepe’nin hemen yanında yer alan Karum’da (Pazarşehir) yapılan kazılarda bu döneme ait çivi yazısı ile çeşitli yazılı tabletler bulunmuştur.

Ortadoğu' da "Ölüdeniz" de denilen göl...



Lut,

Yeryüzü'nün en alçak ve en tuzlu gölü. Akdenizin yüzeyinden 400 m. daha derindir. Göl, eski Lisan Denizi’nin bir parçasıdır.Asya'da Baykal Gölü ve Hazar Denizi'nden sonra dünyada en derindeki 3. göl tabanıdır ve deniz seviyesinden 794 metre aşağıdadır. Lut Gölü %28 ile %33 arasında değişen tuz oranıyla (Akdeniz %3) Doğu Afrika'daki Assal Gölü'nden sonra (%35) dünyadaki en tuzlu ikekşi göldür.

Konuşulan asıl konu, asıl madde ...

Sadet,

XVII.yüzyılda yaşamış, Türk müziğinin en büyük bestecilerinden biri...

Hafız Post,(1630?- 1694),

Üsküdar'da doğmuş olan Hâfız Post İstanbul'ludur. Asıl adı Mehmed, mahlası Hâfız, Post ise lâkabıdır. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber 1630 civarında bir tarih olduğu tahmin edilmektedir. 


Esad Efendi'nin ifadesine göre "Post" lâkabı kendisine, vücudunun baştan ayağa kadar gür ve sık kıllarla örtülü olmasından dolayı verilmişti. Mûsikî tarihimizin bazı kaynaklarında adından Tanburî Mehmed yada Mehmed Çelebi olarak söz edilir. 
"Hâfız Post'un babası bir imamdı; fakat, kâmil-i devran bir imam. Bu yüzden İmam-zâde Hâfız Post diye de anılır. "Çok iyi bir öğrenim gördüğü, genç yaşında hâfız ve Hacı olduğu biliniyor. Sultan IV. Mehmed döneminin bu büyük ustası klâsik mûsikîmizin en dikkate değer siması, mûsikî geleneğimizi büyük bir başarı ile Itrî'ye ulaştırmıştır denebilir. 

Saray'da yapılan fasıllara sazı ve sesi ile katılmış, bütün çağdaşları gibi Selim Giray Han'dan yardım ve ilgi görmüş, bu sanat sever devlet adamının tertip ettiği edebiyat ve mûsikî toplantılarına katılarak sanatkâr kişiliğinin gelişmesini sağlamıştı. Gençliğinde resmi görev almamış, son zamanlarına Divan hocaları zümresine katılmış, daha sonra Bîrun Kâğıt Eminliği'ne getirilmişti. 1694 yılında vefat ederek Karacaahmed Mezarlığı'nda, Divan şairi
Nabi'nin mezarının yanıbaşında toprağa verildi. 
Ayrıca besteci Türk güzel sanatlarının önemli bir kolu olan Hat sanatına da merak etmiş, çağının değerli hattatı Tophaneli Mehmed Efendi'den Taliyk, Sülüs, Nesih türü yazı meşk ederek "icâzet" almıştır.Nâili'nin edebî çevresinde yetişen sanatkâr, bu bilgilerin yanı sıra Arapça ve Farsça öğrendi. O da hocası gibi Halvetiyye tarikatına mensuptur.

Eserleri;
Tevşih, Durak, Beste, Ağır Semaî, Yürük Semaî olmak üzere on eser ulaşabilmiştir. En bilinen ve günümüzde de seslendirilen eseri "Gelse o şuh meclise namı tegafül eylese" diye başlayan rast yürük semaidir.
Tanınmış günümüz bestecilerinden bazıları;
Sadettin Kaynak(1895-1961),
Selahattin Pınar (1902-1960),
Zeki Müren (1931-1996),
Yesari Asım Arsoy (1900-1992),
Teoman Alpay (1932-2005),
Zeki Arif Ataergin (1895-1964),
Arif Sami Toker (1926-1997),
Şekip Ayhan Özışık(1932-1981),
Yusuf Nalkesen (1923-2003),
Yıldırım Gürses (1938-2000), 

Mercimekli bulgur pilavı...

Müceddere,(Kilis) 
Kilis mutfağına özgü mercimekli bulgur pilavıdır.

Malzemeler; 
1 su bardağı pilavlık bulgur, yarım su bardağı yeşil mercimek (daha önceden pişirilmiş yani haşlanmış olacak).
1 adet kuru soğan, 1 yemek kaşığı tereyağ
tuz, kırmızı pul biber, Kişniş, et suyu veya normal su.

Soğanı soyduktan sonra yemeklik doğrayın.Ve yağı tencerede erittikten sonra soteleyin.  Daha sonra haşlanmış mercimeği ve bulguru ekleyin ve kavurmaya devam edin. Kavrulunca üzerine et suyu veya normal su ekleyin.Tuzunu ve kırmızı biberini atın. Kaynayınca altını kısın ve suyunu çekene kadar pişirin. Piştikten sonra 10 dakika demlenmeye bırakın. Tabii ki müceddere cacıksız olmaz, ikisi müthiş uyumlu tat olmaktadır.

Afiyet olsun.

Mercimek ve hamurla yapılan bir yemek...

Sakala çarpan,(Afyon)


Yalnız yaşayan bir ihtiyara komşusu çorba yapıp getirmiş. Dede de çorbayı kaşıkla değil de tastan içmiş. Çorbanın içindeki erişteler dedenin sakalına yapışınca çorbanın adı "sakala çarpan" olarak kalmış.

Malzemeler:
1 su bardağı yeşil mercimek
1 su bardağı ev eriştesi
1 çorba kaşığı nane
1 tatlı kaşığı salça
1 orta boy
soğan
1 fincan sıvı yağ
1 çay kaşığı kırmızıbiber
8 su bardağı su veya et suyu.

Yapılışı:
3 su bardağı su ile mercimeği pişirin. Mercimek piştikten sonra suyunu süzün. Beş su bardağı sıcak su veya et suyunun içine mercimeği ve erişteyi ilave edin. Ağır ateşte 15-20 dakika pişirin. Ayrı bir tavanın içine yağı, ince ince doğranmış
soğanları pembeleşinceye kadar kavurun. Salça, nane, kırmızıbiber sos haline getirip, pişmiş çorbanın içine katılarak servis yapılır.

Filmin konusu açısından bir bütün oluşturan plan dizisi...

Sekans,

Filmlerde kendine tutulan erkekleri mahveden, güzel ve acımasız kadın tipi...

Vamp,(Fransızca).
Erkekleri peşinde koşturan, tavır ve kıyafetiyle bakışları üzerinde toplayan kadın.

Alçak, aşağılık...

Dun,(Eski dilde)
Alçak, aşağı, aşağılık.

Rize ilinde bir şelale...

Ağaran,
Palovit,

Duygulu,
Gelintülü (Ayder yaylası yakınında).




Ağaran Şelalesi, yüksek, dik ve yalçın bir kaya kütlesinden suyun köpürerek beyaz renkte akması sebebiyle bu adı almıştır. Yüksekten akan Şelale, suyun yere indiği yere çarparak oluşturduğu bir göle dökülür. Isırlık kolu ile birleştikleri yerden yukarıya doğru 50 metredir. Ağaran ve Isırlık kollarının birleştikleri yerden sonra, dere yatağı giderek küçük şelaleler yaparak alçalır. Her üç dere kolu üzerinde ve bunların birleşmeleri ile meydana gelen dere Şairler deresi ' dir. (Çayeli-Rize)

Palovit,

Palovit Şelalesi Türkiye'nin en güzel vadilerinden biri olan Fırtına Vadisi'nden ayrılan Palovit Vadisi'nde,10-15m yüksekliğinde bir şelale. Rize'deki şelaleler arasında en yüksek debiye sahip olan şelale. Çamlıhemşin'den Çat yönüne doğru giderken Zil Kale'yi geçtikten sonradır. 


Kabahatten ağır, cinayetten hafif suç...

Cünha,(Arapça)

Kaburga dolması...

Sura,

Malzemeler; 
İç pilav malzemeleri :
1 su bardağı
pirinç
2 yemek kaşığı tereyağı
1 çay bardağı rendelenmiş-çekilmiş
badem
1 demet maydanoz (ince kıyılmış)
1 su bardağı su
2 çay kaşığı kırmızı pulbiber
1 yemek kaşığı karareyhan, (reyhan veya fesleğen
)
½ çay kaşığı karabiber
1 çay kaşığı tuz
 

Kaburga malzemeleri:
1,5 kg kaburga eti (kuzu kaburga, ön kol
)
½ yemek kaşığı
biber salçası
1 yemek kaşığı tereyağı
1 çay kaşığı karabiber
3 su bardağı su

Hazırlanışı;
İç pilavın hazırlanışı:
Pirinç ile
bademi tereyağında kavurun. Kavrulmuş pirinç-badem karışımının yarısını bir kenara ayırın. Diğer yarısına suyu ilave ederek haşlayın. Haşlanan pilavı soğutun ve üzerine pulbiber, karabiber, maydanoz, kara reyhan ve kenara ayırdığınız pirinç-badem karışımını ekleyin, iyice karıştırın.
 

Kaburganın hazırlanışı:
Kaburganın içine pilavı doldurup iğne iplikle dikin. Bir tencerenin içine kaburgayı koyarak yaklaşık 110-120 dakika haşlayıp sudan çıkarın. Daha sonra orta ısıdaki fırınla 25-30 dakika kadar pişirin.


Diğer bir pişirme şekli ise  Kaburga dolmasını büyük bir metal süzgece yerleştirin ve uygun bir kapakla kapatın. Süzgeci, içinde su bulunan büyük bir tencerenin üzerine yerleştirin (suyun süzgece değmemesine dikkat edin.) Buharda 3 saat pişirin.Biber salçasına karabiber ve çok az su ekleyip karıştırın. Kaburga dolmasını fırın tepsisine alıp salçayı üzerine sürün. 190-200 derece ısıtılmış fırında üzeri kızarıncaya kadar yaklaşık 20 dakika pişirin.

Sıcak servis yapınız. Afiyet olsun.

1905-1978 yılları arasında yaşamış, Sıhhiye meydanı' nda yer alan ve Ankara' nın simgesi olan "Hitit Güneşi" yapıtıyla tanınmış heykelcimiz...

Nusret Suman,
Prof. Dr. Mustafa Nusret Suman (1905 - 1978)
1905 yılında Selanik'te doğdu. Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitirdikten sonra Münih'te resim, Paris'te heykel öğrenimi yaptı. 1943'te akademide asistan, 1969'da profesör oldu. Aynı yıl kendi isteğiyle emekliye ayrılan Nusret Suman, gerek portre, gerek anıt heykelciliğinde pek çok eser vermiş bir sanatçıdır. 20'ye yakın anıt çalışmasının çoğunda Atatürk'ü konu edindi. 

Hitit Güneş Kursu Anıtı (Hattiler kursu); 1973-1977 yılları arasında Ankara Belediye Başkanı olan Vedat Dalokay zamanında Ankara’nın amblemi olarak Hitit Güneşi seçildiği için bu anıtın yapılmasına karar verilmişti. 1978 yılında heykeltraş Nusret Suman tarafından gerçekleştirilen ve Sıhhiye Meydanı'na konulan anıt.

Eserleri;
Tokat (1935), Muğla (1937), Mustafa Kemal Paşa (1939), Kırıkkale(1942), Balıkesir(1959), Çorlu(1960), Karacabey ve Çarşamba (1961), Sivas, Adapazarı ve Ankara Fen Fakültesi (1964), Bingöl(1965), Sinop ve Gaziantep (1967) Atatürk Anıtları. 

Vefik Paşa Büstü, Yatan kadın, Hürriyet, Anne ve Çocuk, Mimar Sinan, Orhan Veli Büstü, Köylü Kadın, Oturmuş İhtiyar Adam, Nü, Yunus Emre Büstü, Vehbi Koç Büstü, Atatürk, Muzaffer Ertoran Büstü, Nilüfer Suman Büstü, Sedat Simavi Büstü,  Atatürk Büstü, Erkek Büstü.

22 Ocak 2010 Cuma

Kıvılcım...

Şerare,

Kabak, fasülye gibi sebzelerin küçük küçük doğrayarak yapılan bir yemek...


Çintme,(Ferki).
Malzemeler;
4 Adet Kabak
1 Adet Kuru Soğan
1 Tatlı kaşığı Biber Salçası
1kase yoğurt
Tuz, Karabiber, Pul biber(İsteğe göre)
2 Yemek kaşığı zeytinyağı.


Yapılışı;
Yağ,soğan ve salçayı kavurun pembeleşince küçük küpler halinde doğradığınız kabaklarıda ekleyip kavurmaya devam edin. Tuz,karabiber, pul biber ve 1 bardak su ekleyerek suyunu çekene kadar pişirin. Tabağa aldığınız ferkinizin üzerine yoğurdu gezdirerek servis yapın.

Kabuğu kırmızı veya erguvani renkte olan ve tabaklamada kullanılan (sepicilikte) bir söğüt türü...

Tavulga,(arapça),
Kırmızı kabuğu tabaklıkta kullanılan bir bodur söğüt türüdür.

20 Ocak 2010 Çarşamba

Açık deniz...

Engin, Alarga.

Açığa çıkmış, duyulmuş, yayılmış...

Faş,

Afişe, Fr. affiché 
“Açığa vurmak, belirtmek; duyurmak, dile düşürmek, reklam etmek; açıklamak” anlamlarındaki afişe etmek, Açıklanmış.
İfşa, Gizli bir şeyi açığa çıkarma, yayma

Açınsamada bulunan asker kıtası...

Aravul,
Bir yerin özelliklerini araştıran asker kıtası...

Bir yerin özelliklerini araştıran asker kıtası...

Aravul,
Açınsama - istikşaf ' ta bulunan asker kıtası...

Adıyaman Gölbaşı ilçesinde bir göl...

Azaplı, İnekli (Yeşilova), Gölbaşı,

Gölbaşı İlçesi, genel olarak dağlık ve tepelik alanlardan oluşur. İlçe Merkezi, kısmen ova sayılabilecek Gölbaşı Gölü çevresinde kurulmuştur.Göl çevresinde kalan az bir kısmı ise tarım alanı olarak kullanılmaktadır. Kısmen Azaplı ve İnekli Gölü’nün Güney Kısımları ovalıktır.     

İnekli Ovası,güneyde Balkar Ovası’dır. Toprak itibari ile kum,kil ve organik maddelerden oluşur. Gölbaşı Gölü’nün Kuzey Doğusu alüvyon sahasıdır,ince taneli malzemeden ibarettir. Gölbaşı Gölü ve Azaplı Gölü alüvyon sahasında büyük bir bataklık meydana gelmiştir. Üzeri sazlık ve kamışlıklarla kaplıdır.


Çapak balığına verilen bir başka ad...

Yastağaç,
Çapak, Çipura, Cibre,

Çapak balığı,(Fam: sazangiller-Cyprinidae, Bilinen adı: Abramis brama)
Sazan familyasından,Vücut oldukça yüksek görünüşlü ve yanlardan iyice yassılaşmıştır. 50 cm uzunluğunda, 4-5 kg ağırlığında, sarı pullu, eti tatsız, kılçıklı bir tatlı su balığıdır. Baş boyu, vücut yüksekliğinden daha azdır. Ağız küçük ve başın alt kısmında hortum şeklinde öne doğru uzanır. Kuyruk yüzgeci derin, çatallı ve lopların ucu sivridir. Karın yüzgeçleri anüse kadar uzanır. Vücudun genel rengi sarı-kahverengi, göğüs yüzgeci kurşuni, diğer yüzgeçler siyah renklidir. Üreme döneminde ergin erkek Çapaklarda vücut, baş ve yüzgeçler üzerinde üreme işareti olan inci benzeri kabarcıklar oluşur. Anüs yüzgeci başlangıcı, sırt yüzgeci sonundan indirilen düşey hattın gerisinde bulunur. Bu özelliği ile Eğrez balığından ayrılır. Ayrıca tahta balığı ile aynı dönemde çiftleşip yumurtlar. 

Karadenize yakın tatlısularda, Alp dağlarının kuzeyindeki tatlı sularda yaşarlar.  Aral gölü ve Hazar denizinin civarındaki tatlısularda yaşayanlarına orientalis adı verilir. Tuna nehrinde yaşayan bir türü Danubii adı ile bilinir. Batı Karadeniz, Marmara ve Ege bölgelerinde genelde ırmakların çok yavaş akan kısımlarında ve göllerde bulunur. Suyun dibindeki besinli çamurun yakınında küçük sürüler oluşturarak yaşarlar.
Marmara ve Ege bölgelerinin tatlısularında bulunur. Çapak balıkları genelde ırmakların çok yavaş akan kısımlarında ve göllerde bulunur. Suyun dibindeki besinli çamurun yakınında küçük sürüler oluşturarak yaşarlar.

Marmara ve Ege bölgelerinin tatlısularında bulunur. Çapak balıkları genelde ırmakların çok yavaş akan kısımlarında ve göllerde bulunur. Suyun dibindeki besinli çamurun yakınında küçük sürüler oluşturarak yaşarlar.

"Adonis" de denilen bir süs bitkisi...

Kan Damlası,

Çin Lalesi, Kan damlası, (Latince:Adonis aestivalis),
Kanavcı otu, Şeytangözü, Kan damlası, keklik gözü, kuş lalesi adları da verilen bir süs bitkisidir. 
G. Avrupa, G. Rusya, Kıbrıs, B. Suriye, K. Irak Anavatanı ve doğal yayılma alanı olarak bilinir.

Açılmış bir deliği genişletmek için kullanılan çelik kalem...

Rasba,

Afrika' da yaşayan bir yaban kedisi...

İmpaka,
Serval.

Afrika müziğine özgü, testiye benzer vurmalı bir çalgı...

Udu,

Vakıflarda hizmet karşılığı olmaksızın bir kimseye her hangi bir nedenle karşılıksız verilen şey...

Zevaid,

Vakıf kuruluşlarına ayrılan ödenek...

İtamiye,

Sümer mitolojisinde sağlık Tanrıçası...

Bo,

Çok tanrılı inanca sahip Sümerlerin tapınaklarına Ziggurat denirdi. Zigguratlar yedi katlı olup toplam üç ana bölümden oluşur. İlk katlar erzak deposu,orta katlar okul ve tapınak, son katlar ise rasathane olarak kullanılmıştır.


Sümer mitolojisinin en önemlilerinden biri Gılgamış Destanı' nda da adları geçen tanrılardan başlıcaları şunlardır: 

Anu(An): Gök Tanrısı.
Enlil: Hava Tanrısı, (Tanrıların babası).

Enki: Bilgelik tanrısı.
Nimmah (Ninhursag): Ulu hanım, Ana-Tanrıça .
Nanna (Sin): Ay Tanrısı 
Utu (Şamaş): Güneş tanrısı.(Ay Tanrısı Nanna' nın oğlu.)

Ecem (Kueen) : Kraliçe Soylular Tanrıçası. 
İnanna (İştar): Aşk ve Bereket Tanrıçası.

Vakıf gelirinden görevlilere verilen aylık...

Camekiye,

Sürtme yoluyla kağıt ya da bir başka düzgün yüzey üzerine aktarılan grafik karakteri...

Letraset,

Müslüman ibadet yerlerinin temizliğinden sorumlu kimse...

Ferraş,
Cami, mescid, imaret gibi müesseselerin temizliğini sağlamak, kilim, halı ve hasır gibi mefruşatını yayma hizmetleriyle vazifeli olan kişiler hakkında kullanılır bir tâbirdir. Ferraş, arapçada, yayıcı, hizmetçi, döşeyici anlamlarına gelir. Yeniçeri teşkilâtında bu işi görenlerle, Kâbe'yi süpürenler hakkında ıstılah olarak da kullanılır.

Süpürülen gübürleri toplamak için kullanılan araca da Faraş denir ki ferraş' tan türetilmiştir.


Süpürgeci, temizlik görevlisi demektir. Eskiden çeşitli müesseselerin vakfiyelerinde ferraş kadrosu da belirtilir ve ücreti tayin edilirdi. Mesela;
Ferraş-ı kenîf (Tuvalet temizlikçisi) 2.5 akçe
Ferraş-ı tâbhâne(Tabhane temizleyicisi) 3 akçe
Ferraş'a (cami temizliğinden ve düzeninden sorumlu)3 akçe,


Süpürgeci:
Meydana Car gelir.Süpürgeci meydanı süpürürken" Allah Muhammet ya Ali" der meydan süpürülür. Süpürgecinin görevine Ferraş denir. Ferraş Gözcü ile birlikte duaya durur. Ferraş :"Hamdülillah pirimiz Hünkar Hacı Bektaşı Veli, Üstadımız Ali Muhammettir.Seyyidi ferraş er cemali Muhammet Kemali Hasan Hüseyin Ali'yi bilen dara Muhammet Mustafa'ya Selavat " der. Dede şu duada bulunur." Allah Allah hizmetler kabul ola muratlar hasıl ola, Hak Muhammet Ali katarından didarından ayırmıya, Seyidi ferraşın Ali hümmeti kerameti hazır ola" duası söylenirken Cemde bulunan bütün canlar büyük küçük herkes bir huşu içinde içten gelen bir itikat sesi ile Allah Allah kabul eyle diye niyaz ederler. Her hizmette mutlaka selavat getirilir.

"UFO Dini” veya “Uzay dini” olarak ta adlandırılıan akım, tarikat ...

Raelien akımı, Raelien Tarikatı (Raelyenler).

1973 ve 1975 'te Avvergne ve Perigord 'da iki kez uzaylılar tarafından kaçırıldığını öne süren Fransız gazeteci ve otomobil yarışçısı Claude Vorilhon tarafından kuruldu. Uzaylıların mesajını anlattığından dolayı “UFO Dini” veya “Uzay dini” olarak ta adlandırılır. 84 ülkede örgütlü 75.000 civarında üyesi bulunduğu tahmin edilen, dünyanın en sapkın tarikatıdır.

Uzaylıların gezegenine götürülen C.Vorilhon oradan bir mesajla döndü. Vorilhon 'a göre ; Elohimler 'in yani XXI. Yüzyıl meleklerinin gelişine hazırlanmak gerekli idi.Raelien Akımı, insan ırkının, ilerlemiş uzaylı türlerin klonlanmasi sonucu ortaya çıktığına inanıyor. Claude Vorilhon kendisinin Tanrı' sız bir dinin kurucusu olduğunu söyleyip, dinlere, evliliğe, askerliğe karşı çıkıyor, sınırsız seksin gerekliliğini anlatıyor. Uzaylılar tarafından " haberci" anlamına gelen " Rael" ünvânını aldığını söyleyen Vorilhon, en geç 2035 yılında gerçekte insanları yarattığını öne sürdüğü uzaylıların dünyaya hâkim olacağını iddia ediyor.

Kendisini "Rael" olarak adlandıran Vorilhon 'un verdiği simgede Davut 'un Yıldızı ile Hindistan kökenli gamalı haç birleştirilmişti.Parola ise “şimdi anlama zamanıdır, inanma zamanı geçmiştir” idi. Lider Rael (Vorilhon), insanlığın sırrını, 1973'te Fransa'da bir UFO'dan öğrendiğini iddia ediyor. Müritlerden, cinsel tercihlerini kanıtlamaları için tuhaf cinsel ilişkilerde bulunmaları da isteniyor

Kitabı Mukaddes 'in yeniden yorumlanmasının sonucu ortaya çıkan bu akım, akılcılığı ve bilimselliği benimseyerek ateist ve hazcı bir dine dönüşme eğilimindedir.

19 Ocak 2010 Salı

Dünyanın pek çok ülkesinde verdiği konser ya da resitallerle ünlenen ve geçenlerde (21 Aralık 2009) ölen piyanistimiz...

Ergican Saydam,(1929-2009)

İstanbul'da doğdu. İlk derslerini ağabeyi Prof. Erçivan Saydam'dan aldı. 1943' de İstanbul Belediye Konservatuarına girdi. Ferdi Statzer' in öğrencisi olarak bu kurumu 1953'de Tchaikovsky'nin si bemol minor piyano konçertosunu çaldığı diploma konkuru ile bitirdi. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. 1955-59 yılları arasında Münih Yüksek Müzik Akademisinde Friedrich Wührer'in öğrencisi olarak bu kurumdaki öğrenimini tamamladı. 14 yaşından beri konser veren Saydam, bütün Avrupa ülkeleri, Asya-Amerika ve Afrika'da 2000'i aşkın konser verdi. Jamaika, Venezuela, Trinidad, Barbados, St.Lucia, Guyana ve Surinam gibi ülkelerde ilk konser veren piyanist oldu.

İstanbul Filarmoni Ödülü, Bad Gastein, Margrit Ramdohr, Simon Bolivar ödülleri sahibidir.1975 yılında uluslar arası Ravel konkuruna davet edildi.

Ayrıca TRT'de 25 yıl görev yapmış, çalışmasını gümüş plaketle tamamlamıştır. 1986'da Profesör olan Ergican Saydam, Liszt'in Abdülmecit Han için yazdığı Marş Parafrazı ilk defa icra etmiş, konserlerinde de Türk bestecilerine özellikle yer vermiştir.

Cemal Reşit Rey'in Piyano konçertosununda da besteci yönetiminde ilk çalınışını gerçekleştirmiştir. Saydam Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı piyano bölümünden emekli öğretim üyeliği yapmıştır.

18 Ocak 2010 Pazartesi

Elektrik döşeminde lamba ya da fiş konacak kolların her biri...

Sorti,

Maden külçelerinin eritilip arındırılması...

Kal,

Hırvatistan' ın para birimi...

Kuna,

Müslüman olmayan evli kadınlar için kullanılan sözcük...

Madam,

Antalya ilinde bir yayla...

Feslikan Yaylası,

Antalya Konyaaltı, Doyran Belediyesimde 1650 m. rakımlı Feslikan Yaylası.

Judo, karate gibi uzakdoğu sporlarında, teknik bir göstergeyi oluşturan, kurallara bağlı hareketler dizisi ...

Kata,
Judo ve karate hareketleri çabuklaştırmak için yapılan bir dizi egzersize denir.

İnternet ortamında aynı mesajın kopyalarını çoğaltarak, talebi olmayan kişilere istek dışı gönderilmesi...

Spam,

Hint sümbülü verilen adı verilen bir çiçek...

Alek,
Hint sümbülü (Nardostachys grandiflora),
Kedi otugiller (Valerianaceae) familyasından bir türçiçekli bitki. Çin, Hindistan ve Nepal'de Himalayalar'da yetişir. Çan şeklinde, pembe renkli, boyu yaklaşık 1 metreyi bulan bir bitkidir.

Hint müslümanları arasında yaygın olan tarikat...

Çiştiye,

Kalemtraş...

Mifrez,

XII. yüzyılda yaşayan Alpetragius adıyla tanınan Endülüslü astronomi alimi...

Bitruci, Ebu İshak Nurüdin el-Bitruci el-işbili.

Kurtuba'nın kuzeyinde bulunan Bîtrûc (Pedroche) şehrinde doğduğu için bu adla anılan ve uzunca bir süre İşbiliye'de (Sevilla) oturduğu için de İşbili nisbesiyle anılmaktadır. Ebû İshak Nûreddîn 13. yüzyılın önde gelen bilginlerindendir. Hocası İbn Tufeyl'den ve Câbir ibn Eflâh'tan etkilenen Bitrûcî Kitâbu'l-Hey'e (Astronomi Kitabı) adlı yapıtında Aristoteles fiziği ile uyuşmadığından Batlamyus'un eksantrik ve episikıl düzeneklerini eleştirmiştir; çünkü bu düzenekler Yer'i evrenin merkezinden kaldırıyor ve bu yolla Aristoteles fiziğini geçersiz kılıyordu. Bitrûcî Ödoksos tarafından geliştirilen ve Aristoteles fiziğine dayanan ortak merkezli küreler kuramına geri dönmüş ve gezegenlerin düzensiz hareketlerini açıklayabilmek için daha önceden belirlenen 8 gökküresinin dışına bir küre daha ilave etmiştir.

Bitruci, astronomi tarihinde bir devir açan eseriyle, modern astronomi­nin temeli olan HelyoSentrik Gezegen Sistemini ilk defa kuran kişi oldu. Geçerli trigonometrik ispatlamalarda bir üstad idi.
 
Bütün bunları dikkate alan Yahudi fen adamı ve astronomi bilgili Levi B. Gersoon MilhamutAdanai (Ö. 1344), Wors of the Lord kitabında, onu astrono, minin kurucusu olarak vasıflandırırken; başka bir Yahudi bilgin Ye-huda bin Salmon Kohen de, Bitruci'yi, fizik prensipleri ile, fezada düşme­yen astronomik modeller inşa ettiği için övmüştür. Kopernik'in, De Revolit iönibus Arbium Coelestium adlı eseri, Bettani ve Bitruci'ye dayanmaktadır. O, bu eserinde, Bitruci ve İbn-i Şatır'ın Lâtince'ye tercüme edilmiş eserle­rinden etkilenmiş ve Lâtin bilginlerinden de faydalanmıştır. Keza, Bitru­ci'nin güneş ve ay teorisini muhtemelen bir Lâtince tercümesinden okuyup öğrenmiştir. Onun kimsenin inkâr edemeyeceği gibi, Bitruci'nin fikirlerini çok iyi bildiğini, Venedik'te 1496 senesinde basılan Regionontanus adlı ki­tabında ispat etmektedir.

Kopernik, Bitruci'den dolaylı olarak etkilenmiştir. Onun istifade ettiği batılı kaynaklar, Bitruci'nin tesiri altında kalıp, astronomi konusunda onun görüşlerinden faydalanmıştır. Bu bakımdan Kopernik, Arapça bilmez, eser­leri okuyup anlayamaz görüşü isabetli değildir. Bitruci'nin Lâtin, Hıristiyan ve ortaçağ bilginleri üzerinde etkisinin dolaylı yoldan Kopernik'eKopernik de­ğil, Bitruci'yi kabul etmek mecburiyetinde olduğumuzu gösterir. etkisi aşi­kârdır. Bütün bunlar, modern astronominin kurucusu olarak

Bitruci, hem İslâm aleminde, hem de Batı'da çok tesirli oldu. Batı ilim dünyasında, Bitruci'nin etkisi altında kalan bilginlerden bazıları şunlardır: Albertus Magnos, Roger Bacon, Robert Grasseteste, Müller, Regiomonta-nus, Michael Scot, İlliam the Engilishman, Petrus de Abene, Donte, Coper-micus, Yehuda bin Salamon Kohen, Tıbbon, Leviben, Gerson, Isaac İsraeli, Vicent Benaudis, Dus Skot.

Bitruci' nin yeni sistemi, Batlamyus'un sisteminin yerini aldı ve modern çağları hazırladı. Onun bu yeni sistemi, yalnız astronomiyi değil, ortaçağ boyunca, tabiat ilimlerini ve Batı felsefesini etkiledi. Tesirleri çok derin ol­du. Öyle ki, sonraki asırlarda Batılı ilim adamlarının dikkat nazırlarını, tam manasıyla İslâm alimindeki fen, matematik ve astronomi ilimlerine teksif etmelerine yol açtı.

Kuzey Amerika' daki kayalık dağların doğu yamaçlarında kış aylarında esen kuru ve ılık rüzğara verilen ad...

Şinuk,

Ceketten uzun, mantodan kısa kadın giysisi...

Truvakar,

Eskiden İstanbul' da gezintiler için kiralanan, ince ve zarif bir kayık...

Hanım İğnesi, 

Hanım İğnesi' de tabir edilen 19. yüzyıl İstanbul özel tenezzüh kayığının replikasının oluşturulmasıdır. Zerafet, letafet, hafiflik gibi bizce mühim özelliklerdir.

Harita okumayı, yön bulmayı ve en kısa yoldan hedefe ulaşmayı amaçlayan spor dalı...

Oryantiring, (Orienteering -Yön bulma)

İsveç'den geliyor ve yön bulma anlamına geliyor. Dünyada 58 ülkede ulusal federasyonu var. Her ülkede aynı adla biliniyor. Nasıl "Kano"yu Eskimo dilinden, "futbol"u İngilizce'den almışsak bunu da böyle kabul etmişiz. Dünyada yaklaşık 200 yıllık bir geçmişi bulunan orienteering, ilk olarak İskandinav ülkelerinden çıktığı içinmidir bilinmez dünya sıralamasında da hala en başarılı sporcular İskandinavlar. Orienteering 1977'de olimpik bir spor dalı olarak kabul edildi. Türkiye'de de askerler, polisler, izciler, üniversitelerin spor bölümleri gibi kendi içlerine kapalı çevrelerde 1970'li yıllardan beri yapılıyor.Orienteeringe başlamak için bütün ihtiyacınız; bir pusula, bir harita ve spor kıyafetler. Altimetre, GPS kullanmak gerekmiyor. Harita, modern orienteeringin olmazsa olmaz şartıdır.



Bu haritalar ancak özel orienteering harita yapımcıları tarafından yapılabiliyor. Ülke ülke dolaşıp harita yapıyorlar. Bu işten geçiniyorlar. Böyle bir haritanın  yapılması icin önce 1:10.000’lik ve üzerinde eşyükselti çizgileri olan temel harita lazım. Bunu sizin bulmanız gerekiyor. Belediye’den, ormandan ya da başka bir yerden. Temel haritanız yoksa orienteering haritası  yapımcıları bir işe yaramıyor. Temel harita üzerine bir harita yapımcısı  arazide çalışıp onu orienteering haritası haline getiriyor. Gündüz arazide çalışıp akşamları çizdiklerini bilgisayara taşıyor. Araziyi bir oya gibi işliyor. 1m yüksekliğinde bir kaya, 2m2’lik bir ıslak alan  bile tek tek işleniyor. Bir uzman haritacı 1 haftada iyi hava koşullarında ancak 1km2 alan haritalayabiliyor.Eskiden orienteering’de çok uzun mesafeleri koşmak marifetmiş. Şimdi gelişen haritacılık ve teknik sayesinde ufak alanda sürat ve doğru yol kararları vermek önemli. Büyük yarışlarda bir yerde birkaç saniye takılmanız sıralamada yerinizi hemen değişmesine sebep olabiliyor. ( 1:10.000 demek haritada 1cm, arazide 100m anlamına geliyor. )



Oryanting türleri;
Uluslararası Oryantiring Federasyonu’nun organize ettiği 
a) Koşarak (Foot Orienteering), 
b) Kayakla (Ski Orienteering), 
c) dağ bisikletiyle (Mountain Bike Orienteering), 
d) elle kullanılan özürlü arabasıyla (Trail Orienteering) yapılan türleri bulunmaktadır. 

Ayrıca son yıllarda yazılı ve görsel basının ilgisini çekmek için kent içlerindeki parklarda yapılan türü de bulunmaktadır. Bu tanıtım yazısının aşağıdaki bölümlerinde Oryantiring, koşarak yapılan Oryantiring anlamında kullanılacaktır. Diğer Oryantiring türlerinin ülkemizde ortaya çıkacak taleplere göre zaman içinde gelişeceği tahmin edilmektedir.