Translate

13 Nisan 2014 Pazar

Bir şeye veya bir kimseye taraflı olma, husumet derecesine varacak ölçüde bir saplantıya düşmek, bağnazlık ...

Taassup,  
Arapça Taassub, ( تعصب ).
Bağnazlık,
Yobazlık.
Fanatiklik, 
Katı yandaşlık. 
Dini açıdan fazla salabetli (katılıkta) olma.
Benimsediği görüşü körü körüne savunma anlamında bir terimdir.
Bir şeye veya bir kimseye taraflı olma.
Haksız yere husumet etmek. 

Bir görüşe, bir inanışa körü körüne bağlanmak.
Türkçede taassup kelimesi yerine yobazlık ve bağnazlık kelimeleri de kullanılmaktadır. Taassup sahiplerine de mutaassıp denir. Halk arasında mutaassıp kelimesi dindar anlamında kullanılmaktadır. Halbuki dindar kişi mutaassıp değil, hoşgörülü olmalıdır. Taassup tamamen cahilliğe dayanır. Her zaman ilim ve bilim ile halkı aydınlatmak, cahil olmasını önlemek gerekir. Bir insanın içinde yaşadığı toplumun ortak değerlerine bağlı olması ve onları koruyup savunması, taassup değildir.  

Taassup kelimesi Arapça'da yakalamak, kuşatmak, sarmak, bağlamak anlamındaki asb (usub) kökünden türetilmiş olup kendi soyuna yardım etmek, körü körüne bağlanmak manasındadır.  Genel itibariyle taassup kelimesi asabiyet kelimesi ile eş anlamlı olarak kullanılır. Sinirli olmak, kendisi dışındakileri hiç sayarak kendi bildiğine gitmek, ön yargılı olarak kendi görüş ve düşüncelerini ifade etmek demektir.  İnsanlarda herhangi bir konuda  oluşan aşırı sevgi ve heyecan, cehaletten kaynaklanıyorsa taassup, bilim ve ilimden kaynaklanıyorsa müsamaha (hoş görüşlülük) demektir. Hoşgörülü insan, sabit fikirli değildir. Medeni cesaretle fikirleri tartışabilir. Doğru ile yanlışı ayırt etme gücüne sahiptir. Hakkında yeterli bilgisi olmayan şeylerde körü körüne iddia sahibi değildir. Taassup sadece dinde olmaz. Her tür konuda yanı şekilde oluşur. Bilgisizlikten kaynaklanan ve inatçı, tartışmayan benimsediği fikre körü körüne savunan kişi ve düşünceler de taassuptur.

Hiç yorum yok: