Translate

9 Şubat 2010 Salı

İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasından Karadeniz’e açıldığı yerde, Bizans döneminden kalma bir kale. ..

Yoros ( Ceneviz) Kalesi. 

İstanbul Boğazının Karadeniz girişinde, Anadolu Kavağına hakim bir tepenin üzerinde bulunan bu kale, karşısındaki Rumeli kavağının üzerindeki kale ile birlikte boğazın kontrolünü sağlamak amacıyla yapılmış kalelerden biridir.

Kalenin Yoros adı grekçe dağ anlamına gelen oros kelimesinden veya uygun rüzgarlar anlamındaki ourios kelimesinden geldiği söylenmektedir. Anadolu kavağı Kalesi veya Ceneviz Kalesi olarak da bilinen bu kalenin adı, kutsal yer anlamına gelen Hieron’dan geliyor görüşü oldukça yaygın.
 
Beykoz sırtlarında Anadolu Kavağı’nda Karadeniz’e paralel bir şekilde 500 metre uzanan kalenin genişliği de 60 ila 130 metre arasında değişiyor. Kale 14. yüzyılın başlarında 1305 yılında Şile Kalesi ile birlikte Türklerin eline geçiyor. Bu tarihten sonra birkaç defa el değiştiren kale, İstanbul’un fethinden sonra artık tamamen Türk hakimiyetine giriyor.
 
 
Boğazın, Karadeniz’e açıldığı bu bölgede, belki de kalenin olduğu yerde, on iki Tanrı adına yapılmış bir mabet vardı. Geçen yüzyılda burada bulunan bazı antik mimari parçaların bu mabedin kalıntıları olduklarına ihtimal verilir. Buradaki 12 tanrı adına yapılmış yapılar, Kale’nin tarihini tek tanrılı dinlerden öncesine götürmemizi olanaklı kılar.
 
Asya´dan gelen ve Karadeniz üzerinden Akdeniz´e ve Batı Avrupa kıyılarına ulaşan ticaret yolunu, 13. yy.´dan 15.yy.´ın ortalarına kadar ellerinde tutmaya çalışan Cenovalıların birkaç yerde gemilerine sığınak olmak üzere koloniler kurdukları bilinir. Bunlardan bir tanesi Kırım´da, Kefe´de, bir diğeri Anadolu kıyısında Amasra´da, en büyük ve önemlisi ise İstanbul´un karşısında Haliç girişinde, Galata’da idi. Ancak Cenovalılar veya halk dilinde söylendiği gibi Cenevizler, ticaretten başka bir şey düşünmeyen ve yapıcı olmayan bir topluluktu. Bizans’ın en zayıfladığı son yıllarda çok kısa bir süre için bu kaleyi de ele geçirmiş olabilirler. Fakat kalenin esas yapımı Bizans işidir.
 
Kalenin en yukarı kısmında, heybetli yarım yuvarlak iki burcun arasında, arkadaki araziye açılan bir kapısı vardır. Bu burçların dışarı bakan yüzlerinde işlenmiş salip ve bunun kolları arasında grek yazısı ile Hz. İsa´nın sıfatını ve adını belirten harfler görülür. Aynı girişin iç tarafında ise, yine mermer üzerine işlenmiş bir levha üzerinde takım grek harfleri vardır ki, bunlar ´´despot Manuel´in unvan ve adını monogram halindeki harflerle belirtmektedir.

Hiç yorum yok: