Translate

14 Şubat 2010 Pazar

Karbonatlı kumtaşı...

Molas,

Fransızcadan dilimize girmiş bir jeoloji terimidir. Karbonatlı kum taşı anlamına gelmektedir.
Lozan civarındaki gri renkli grelere verilen bir ismi alarak bunu hemen bütün İsviçre Havzasında mevcut Miosen yaşlı plâstik sedimentler için kullanan naturalist de Saussure tarafından 18 inci yüzyıl sonlarında literatüre sokulmuştur. Fliş ve molas Tersiyer devrine mahsus ve münhasır litolojik terimler olarak kullanılmıştır. Alp iltivaı üzerinde çalışan jeologlardan Marcel Bertrand 1894 te fliş ve molas terimlerine daha geniş mâna vererek bunları «orojenik fasiesler» diye tavsif etmiştir. Bertrand'a göre bir jeosenklinal kuşağında Çakıllar ve kaba kumlar-veya kum taşları, yükselmeden sonra dağ silsilelerinin eteklerinde yer almış bulunur. Molas bunlar olmak icabeder. Molas orojeninin nihai devrelerinde ve paroksizmal safhayı mütaakıp teşekkül etmiştir. Sinorojenik «Syn-Orogenic» terimi fliş ve postorojenik «Post-Orooenic» terimi molas karşılığı kullanılabilir. 

Molas orogeninin en son mahsulüdür. Süratle deniz seviyesinden yukarıya doğru yükselen «orojen»in önünde teressüp eder. Dolacak çukur (veya ön çukuru) nispeten dardır ve yanal olarak ayrı ayrı havza ve arazi parçalarına bölünmüş bulunduğu sık sık görülür. Her ne kadar bu çukur daimî şekilde çökmekte ve böylece çok kalın tabakaların yığılmasını sağlamakta ise de, molas esas itibariyle bir tatlı su rüsubudur ve kıyısal (littoral) lagünal ve hattâ karasal olanlardan başka tatlı su sedimentlerini de ihtiva edebilir. 

Grêler umumiyetle fliştekinden çok daha kalındır ve bunlarda çapraz tabakalaşma ve «ripple marks» müşahede edilir. Bir özelliğide delta yapan konglomeralar olup, bu konglomeralar da dağın cephesinden uzaklaşıldıkça mürekkep malzemenin cesametinde bariz bir küçülme görülür. Bu depolardan bir kısmı arkoz diye tasnif edilebilmekte diğer bir kısmı ise daha ziyade, tam grauvak olmayan, «sub-graywacke» tipi göstermektedir. Nihayet, bu meyanda
bir takım killi kalkerler ve renk renk şeyller mevcuttur. Ancak molasın umumi manzarası klâstik sedimentlerinkine çok benzer. Fona ekseriyet itibariyle karasal veya lagünaldir. Sık sık bitki izlerine rastlanır ve hattâ kömür bile zuhur edebilir. Molas sedimentleri f lişin aksine, tektonik hareketlerden pekaz müteessir olmuştur. Alplerde olduğu gibi, fllş ve molas arasındaki kontrast pek tedricî olabilse dahi bu iki çeşit rüsubun çoğunluğu biribirlnden hayli farklıdır ve bunların litolojik özelliklere dayanılarak ayrımı mümkündür. 

Adıyaman, Diyarbakır ve Cizre havzalarının Miosen yaşlı klâstik malzemesi bize hakikî molas tipi sedimenti vermektedir. Gerek fliş ve gerekse molas, ancak doğru tarif edilir, anlaşılır ve dikkatli kullanılırlarsa bir mâna taşıyan terimlerdir.

Açıklamalar aşağıdaki kaynaktan derlenmiştir.
Felix Ps BENTZ, Mobil Exploration Mediterranean Şirketi, Türkiye

Hiç yorum yok: