Translate

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Bağırsaklarda veya vücudumuzun herhangi bir bölümünde bulunan sindirilmeyen besin bileşenlerine verilen ad...

Prebiyotik, (Prebiotic),

Bağırsak florasında veya vücudumuzun herhangi bir bölümünde bulunan yararlı mikroorganizmaların beslenme, çoğalma ve aktivitelerini arttıran, insan sağlığını düzenleyen sindirilmeyen besin bileşenlerine prebiyotik olarak tanımlayabiliriz. Besinlerle alınan ve intestinal kanalda yaşayan patojenik olmayan yararlı bakteriler olarak adlandırılan ‘probiyotikler’ sağlığı korumada önemli rol oynarlar. ‘Prebiyotikler’ ise, kalın bağırsakta probiyotiklerin çoğalma ve büyümesinde etkili olan, bitkilerin sindirilmeyen bileşiminden oluşan oligosakkaritlerdir. Kalın bağırsakta 500’den fazla bakteri çeşidi vardır ve bu bakteriler vücudumuzda gerçekleşen pek çok biyolojik fonksiyondan sorumludur. 

Bağırsak florasında veya vücudumuzun herhangi bir bölümünde bulunan yararlı mikroorganizmaların beslenmesi için prebiyotikler gereklidir. Bağırsak flora dengesini sağlayabilmek için probiyotik ve prebiyotik alarak bağırsaklarda bulunan yararlı bakterilerin çoğalmalarını sağlayabiliriz. Birçok potansiyel prebiyotikler karbonhidratlardır. Antibiyotiklerin yan etkilerinin artması ve mikroorganizmaların giderek antibiyotiklere karşı daha dirençli hale gelmesi prebiyotik ve probiyotikler üzerindeki çalışmaları arttırmıştır. Bilindiği gibi besinler; sağladıkları besin öğelerinin yanı sıra sağlığımızı olumlu ya da olumsuz etkilemekte ve bazı hastalıklara yakalanma riskini arttırmakta ya da azaltmaktadır. Bazı besinlerin ise besleyici özelliklerine ek olarak sağlığı olumlu yönde etkileyici özellikleri vardır ve bu besinler ‘fonksiyonel besinler’ olarak adlandırılır. Çok sık fast food tüketimiyle beraber doymuş yağ ve kolesterol alımının artması, sebze ve meyve tüketiminin azalması, basit şeker ve sodyum tüketiminin artması sağlığı olumsuz yönde etkilemekte ve kanser ve kalp hastalıklarına yakalanma riskini arttırmaktadır. Fonksiyonel besin olarak probiyotik tüketiminin sağlığı korumadaki etkileri birçok bilimsel çalışma ile gösterilmiştir. 

Etkinliği kabul edilmiş bazı prebiyotikler; 
Anne sütünde bulunan galaktooligosakkaritler, soya oligosakkaritleri, inülin ve fruktooligosakkaritlerdir. Fruktooligosakkaritler doğal olarak soğan, sarımsak, buğday, çavdar, pırasa, enginar ve muz gibi besinlerde bulunur.

Ayrıca probiyotiklerin kanserden korunma ve bağışıklık sistemi üzerindeki etkileri de bilinmektedir. Laktik asit bakterileri ve onların çoğalmasını sağlayan prebiyotikler genlere toksik etki yapan karsinojenleri etkisizleştirerek bağırsak dokusunda DNA hasarını önlemektedir. Fakat desteklenmesi adına daha çok çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Bağırsaklarda yararlı bakterilerin çoğalması zararlıların yerleşmesini önlemektedir. Probiyotiklerin bağırsaklarda çoğalmasıyla Ig A ve Ig M antikorlarını sentezleyen hücrelerin arttığı da bilinmektedir. Probiyotik bakteri bağışıklık yanıtını arttırmakta ve kişinin patojen mikroorganizmalara karşı direncini arttırmaktadır.

Bu günlerde marketlerde prebiyotikli ürünler satılıyor ancak içindeki mikroorganizmalar mide özsuyu ile buluşunca tüm etkilerini kaybediyorlar. Probiotic, tükettiğiniz yiyecek türleri ve sürdürdüğümüz yaşam tarzı yüzünden istemeden de olsa, doğal olarak vücudumuzda bulunan iyi bakterilerin oluşumunun azalması nedeniyle meydana gelen dengesizliğin üstesinden gelmek üzere tasarlanmıştır. 

Hiç yorum yok: