Mermer denince akla genellikle heykel, biblo yapımı gibi bezeme işlerinde kullanılan parlak, güzel görünümlü, ağır bir kayaç gelir. Mermer aslında, yeraltında ısı, basınç ve sulu çözeltilerin etkisiyle değişime uğramış kireçtaşı ya da dolomittir. Ama piyasada, yüzeyi parlatılabilen, kalsiyumca zengin başka dekoratif kayaçlar da mermer olarak adlandırılır; hatta bunlar değişime uğramamış kayaç türleri de olabilir. Örneğin Purbeck mermeri, tatlı sularda yaşayan salyangozların kabuklarıyla dolu, sıradan bir tatlı su kireçtaşıdır. Bileşiminde hiç kalsiyum bulunmayan, ama mermer olarak adlandırılan başka kayaçlar da vardır. Ama jeoloji ve mineraloji biliminde mermer, yerkabuğunun derinliklerinde, daha sonra oluşan kayaç katmanlarının altında kalıp sıkışan, o arada oluşan sıcaklığın ve basıncın etkisiyle değişime uğrayan bir kireçtaşı türü olarak tanımlanır. Bu anlamda, kireçtaşı ile mermerin kimyasal bileşimi aynıdır ve her ikisi de kalsiyum karbonattan (CaCO3) oluşur. Bu bileşime sahip mineraller arasında en yaygın rastlananı kalsittir; kalsit, mermerde de en sık görülen mineraldir. Mermer, rengini, içerdiği öbür minerallerden alır. Mermerlerdeki kırmızı renk, demir oksitten, yeşil renk klorit ve epidottan, mavi renk ise grafitten gelir. Eski Yunanlılar, en güzel heykellerinden bazılarını, Ege Denizi'ndeki Paros Adası'ndan çıkardıkları katışıksız mermer blokları yontarak yapmışlardı. Paros mermeri, parlatıldığında, son derece hoş, mumsu bir görünüm alır. Yunanlılar Atina'nın kuzeydoğusundaki Pentelikus Dağı'ndan elde ettikleri mermerleri de kullanmışlar ve bugün Atina' da sütunları hâlâ ayakta duran büyük Parthenon (İÖ 447-432) Tapınağı'nı bu mermerden yapmışlardır.
Günümüzde heykeltıraşların çoğu, İtalya' nın kuzeybatısındaki Carrara bölgesinden gelen mermerleri kullanır. Bu bölgenin taşlarını Eski Romalılar ve onlardan çok sonra 16. yüzyılın büyük heykeltıraşı Michelangelo da kullanmıştı. Günümüzde mermer çıkartılan başlıca ülkeler Belçika, İrlanda, İsveç, İsviçre, ABD ve Hindistan'dır. Türkiye'nin pek çok yerinde de mermer çıkartılmaktadır. Bunların arasında en güzelleri, çeşitli renklerdeki Afyonkarahisar, beyaz ve gri damarlı Marmara, gri beyaz Muğla, mavimsi gri Yalova, benekli gri beyaz Kütahya, beyaz İzmit ve Selçuk, sarı benekli, gri beyaz Denizli mermerleridir. Mermer nemli iklim koşullarında yapı gereci olarak pek kullanılmaz, çünkü nem, büyük kentlerin dumanlı ve asitli atmosferi mermerin ufalanmasına neden olur; oysa kuru iklimlerde mermer çok zor aşınır. Mermer, metomorfizma olayı sonucunda kalker ve dolomitik kalkerlerin yeniden kristalleşmesiyle meydana gelmiş bileşimdir. Bileşimlerinin %90-98'i CaCO3'ten (Kalsiyum karbonat) oluşmaktadır. Düşük oranda MgCO3 (Magnezyum karbonat) içermektedir. CaCO3 kristallerinden oluşan mermerlerde esas mineral “Kalsit” tir. Aynı zamanda az miktarda silis, silika, feldspat, demiroksit, mika, fluorin ve organik maddeler bulunabilir. Renkleri genellikle beyaz ve grimsidir. Fakat yabancı maddeler nedeniyle sarı, pembe, kırmızı, mavimtırak, esmerimsi ve siyah gibi renklerde de olabilirler. Mikroskop altında incelendiğinde, birbirine iyice kenetlenmiş "Kalsit Kristalleri"nden oluştuğu görülür. Endüstriyel anlamda “mermer”; kesilip parlatılabilen her cins taş mermer olarak kabul edilmektedir. Taşın cinsi ve içeriği ne olursa olsun büyük ebatta blok elde edilebilme, kesilme ve cilalanma gibi özellikler göstermesi, o taşın mermer olarak kabul edilmesine kafi gelmektedir. Bunlardan granit, diyabaz, lösitli siyenit, fanolit ve serpantinler gibi magmadan türeyen kayaçlar da bu suretle mermer tanımının içine girmektedir. 5 Haziran 2004 tarihli ve 25483 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Maden Kanununda Mermer; II. Grup madenler; Mermer, Dekoratif taşlar, Traverten, Kalker, Dolomit, Kalsit, Granit, Siyenit, Andezit, Bazalt ve benzeri taşlar içerisinde yer almaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder