Translate

28 Haziran 2010 Pazartesi

Yozgat' ın Sorgun ilçesinde ünlü bir höyük...

Alişar Höyüğü, (Ankuwa).

Yozgat ilinin Sorgun ilçesine bağlı bir köy ve bir höyük. Kapadokya bölgesindedir. Kazılarını Amerikalı arkeologlar gerçekleştirmiştir. MÖ 3000 yıllarından MÖ 2500 yılına kadar, çanak-çömlek gibi araçlar ağırlıklıdır. Bakır ve gümüşten az miktarda süs eşyasına rastlanmıştır. Höyüğün ilk kuruluşundaki hali (M.Ö. 3200 - 2600) dörtgen planlı, kerpiç duvarlı, düz damlı evleriyle basit bir köy görünümündedir. Bundan sonraki devirlerde şehrin iç kalesi olduğu, evlerin belirli bir plana göre yapıldığı ve bazılarında duvarların içten ve dıştan sıvandığı görülür. Bu devirde şehir surla çevrilmiştir. Mezopotamya ile kültür alış verişinin bu devirde başladığı anlaşılmaktadır.

Yozgat' ın 45 km. güneydoğusunda, Yozgat- Sarıkaya İlçesi karayolu üzerinde bulunmaktadır. Alişar Höyüğü, geniş bir ovanın ortasında bulunmaktadır. Kuzey ve batısından Alişar Özü Çayı geçmektedir. Höyük, ovadan 7-8 m yüksekliğinde bir teras ile başlamakta daha üstte ise 23-24 m yüksekliğe kadar uzanan sivri tepe kısmı ile son bulmaktadır Bir çukura kurulan höyüğün eni 520 metre, boyu ise bir kilometreye yakındır. Bu höyük 1927 yılında Chicago Üniversitesi Şark Kurulu alman H.H. Wonder Osten başkanlığında bir heyet tarafından kazılmıştır. Bu kazılar 1935 yılına kadar sürdürülmüştür. Höyüğün, H.H. von der Osten ve ekibi tarafından kazı yeri olarak seçilmesinde olasılıkla Hitit bölgesi içinde olması ve birçok ticaret yolunun ortasında bulunması rol oynamıştır Ankara’nın 200km doğusunda önemli bir orta Anadolu bölgesidir. Geç kalkolitikten itibaren Osmanlı dönemine kadar iskan görmüştür.
Alişar Eski Tunç Çağında etrafı surlarla çevrili yerel bir prenslik merkezidir. Kazılar sonucunda ele geçen buluntular arasında elde yapılmış monokrom ve boyalı seramiklere, bakırdan ve bronzdan yapılmış metal buluntulara, gliptiklere(mühür), ayaklı meyvalıklara, çıkıntı kollu küçük kadın figürlerine rastlanılmıştır. Ayrıca birçok idol başı ele geçmiştir (disk ve keman biçimli) bunlar yuvarlak yüzlü, özellikle burunları belirgin olarak çıkıntılı yapılmış figürlerdir. Bu başların iki tarafında birbirine yakın yerleştirilmiş minik delikler bulunmaktadır.

Alişar’da ki Eski Tunç Çağında gömü türleri küp mezarlar, toprak mezarlar, taş sanduka mezarlar şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Gömüler intramuraldir. (bacaklar karından içe çekik) Ayrıca Truva II-V. katlardan tanıdığımız Homeros’un destanlarında adı geçen Dephas ele geçmiştir. Yeni bir seramik türüne intermediate (boyalı) seramiğe rastlanılmıştır. Bu seramik türünün Alişar seramiğinden farkı süslemede ki boşlukların fazla olmasıdır. Boya ile nakışlı süslemelerde, kırmızımsı, krem veya deve tüyü astar üzerine pembemsi kahverengi veya kırmızı renkte boyalarla süslenmiş geometrik motifler hakimdir, ayrıca süsleme olarak basit şeritler, iç içe açılar, zig zag motifler kullanılmıştır. Kapların çoğunluğunu fincan ve maşrapalar oluşturur, çift kulplu çömlekler kapodakya boyalıları veya Alişar III seramiği adını verebileceğimiz seramiğinde öncüleri ilk defa burada ortaya çıkmıştır. Suriye şişelerinin yerel ve ithal örneklerine rastlanılmıştır. Silindir bir mühür ele geçirilmiştir. Bu mühürün en yakın benzerine Mezopotamya da Er Hanedanlar döneminde rastlanılmıştır.

Hiç yorum yok: