Dış ortamda bulunan çeşitli alerjenler (alerjik reaksiyona neden olan madde), sigara dumanı, duygusal faktörler, egzersiz, soğuk havaya maruz kalma gibi tetikleyici faktörlere karşı, havayollarının (bronşların) daralması ile kendisini gösteren ve ataklar ile seyreden kronik bir akciğer hastalığıdır. Ataklar dışında çoğu kez hiçbir yakınması olmayan hastada atak sırasında nefes darlığı, öksürük, hışıltılı solunum, güçlükle balgam çıkarma, göğüste sıkışıklık hissi gibi belirtiler vardır ve bu belirtilerin şiddeti hastadan hastaya çok büyük değişiklikler gösterebilir. Ataklar genellikle gece sabaha karşı ortaya çıkar, kendiliğinden veya ilaç kullanarak geriler ve kaybolur ancak yeni bir atakla tekrar ortaya çıkar. Tedavi görmemiş ya da düzensiz tedavi görmüş olgularda, zamanla atak sıklığı ve şiddeti artar. Bu hastalarda, nefes darlığı, hışıltılı solunum ve göğüste sıkışıklık hissi gibi belirtiler süreklilik kazanabilir.
Astımın görülme sıklığı, ülkeden ülkeye değişmekle birlikte yaklaşık olarak 10%-15% kadardır ve gelişmiş ülkelerde oranın daha yüksek olduğu bilinir.
Astım için risk faktörleri genetik ve çevresel faktörler olmak üzere iki ana grupta ele alınabilir. Genetik faktörlerden en önemlisi alerji varlığıdır. Alerji genetik geçiş gösterir. Bu geçişten sorumlu bazı genler tanımlanmıştır. Çevresel faktörler ise alerjenlere, mesleksel bazı toz ve kimyasal maddelere, sigara dumanına ve hava kirliliğine maruziyet; sık sık viral üst solunum yolu enfeksiyonları geçirmek olarak sıralanabilir. Yapılan çalışmalarda tüm dünyada astıma en sık neden olan alerjenin ev tozu akarları olduğu görülmüş ve bu durumun yaşamın başlangıcında, yani bebeklik döneminde evde yoğun olarak ev tozu akarlarına maruz kalmanın sonucu olduğu anlaşılmıştır. Yine çevresel faktörlerde sigara dumanına maruz kalma son derece önemlidir. Örneğin gebelik döneminde sigara içen annelerin, çocuklarında astım ve diğer solunum sistemi hastalıklarının daha sık görüldüğü saptanmıştır. Sigara aynı zamanda ortamda bulunan alerjenlere karşı duyarlılık gelişmesine sebep olmaktadır.
Astım, karakteristik olarak ataklar halinde seyreden; nefes darlığı, göğüste sıkışıklık hissi, hışıltılı solunum, öksürük, zor çıkarılan çok koyu, sert ve yapışkan balgam gibi yakınmalara neden olan akciğer hastalığıdır. Hastaların birçoğunda astımla birlikte alerjik rinit (saman nezlesi, alerjik nezle), sinüzit, alerjik konjonktivit (göz alerjisi), egzama gibi hastalık öykülerinin de olduğu saptanır. Yine hastaların atakları ile ilgili özellikler sorgulandığında, bunların çoğu kez gecenin ilerleyen saatlerinde ve sabaha karşı ortaya çıktıkları veya tetikleyen faktörlerle (alerjen, soğuk hava, kirli hava, sigara dumanı) karşılaşma durumunda geliştikleri anlaşılır.
Atakların şiddeti sadece hafif bir öksürükten, yoğun bakıma yatmayı gerektirecek ciddi solunum yetersizliğine kadar çok geniş bir yelpazededir. Ataklar kendiliğinden gerileyebilir ya da geçebilir ancak hasta çoğu kez astım ilaçlarını kullanarak rahatlar. Atak sırasında astım tanısı koymak hekim için kolaydır çünkü hastalığın karakteristik muayene bulguları vardır. Atak dışında ise hastalığın öyküsü hekimi astım tanısına yönlendirir. Tanı için hastadan akciğer grafisi, solunum fonksiyon testleri, alerji testi, bazı kan tetkikleri istenilir. Genellikle, atak dönemi dışında akciğer grafisi ve solunum fonksiyon testleri normaldir. Alerji testlerinde ise ev tozu akarları, ağaç, çiçek, tahıl polenleri, evcil hayvan tüy ve epitelleri gibi alerjenlere karşı reaksiyon görülebilir.
Tedavi;
Astım; hastalık çok ilerleyip geri dönüşümsüz safhaya girmediği sürece kolaylıkla kontrol altına alınıp tedavi edilebilen bir hastalıktır. Astım tedavisinde kullanılan ilaçlar temel olarak solunum yoluyla alınır ve bu ilaçlar 2 grupta ele alınabilir. Birinci grupta semptom giderici yani hastayı rahatlatıcı ilaçlar yer alır. Bunlar yine solunum yoluyla kullanılan ilaçlardır ve atak belirtileri ortaya çıktığında hekimin önerdiği şekilde kullanılır. Etkileri 1-2 dakika içerisinde başlar ve hastanın nefes darlığı, hırıltılı solunumu, öksürüğü azalır ya da kaybolur. Semptom giderici ilaçların genellikle hastalığı tedavi etme ya da kontrol altına alma gibi etkileri yoktur. İkinci grupta ise hastalığı tedavi eden ya da bir başka deyişle kontrol altına alan ilaçlar yer alır. Bunların büyük bir kısmı solunum yoluyla kullanılmakla beraber tablet yada enjektabl bazı ilaçlar da, gerektiğinde bu amaçla kullanılabilir. Hastalığın seyri ve hastanın yaşam kalitesi temel olarak bu ilaçlar ile belirlenmektedir. Düzenli tedavi gören hastaların büyük çoğunluğunda, astım yaşamı olumsuz yönde etkilemez. Ancak eksik ya da düzensiz tedavi veya bilinçsiz ilaç kullanımı, hastalığın giderek ilerlemesine, atak sıklık ve şiddetinin artmasına ve nihayetinde hastanın sürekli ataktaymış gibi nefes darlığı ve diğer şikayetlerle yaşamasına neden olur. Astım akciğere bağlı bir hastalık olduğu için Akciğer için gerekli olan besin destekleri ile azaltılabilir hatta uzun süre kullanıldığında (Yaklaşık 2- 6 ay arası) büyük ölçüde ortadan kalkabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder