Translate

18 Haziran 2010 Cuma

Öğrenme, okuma bozukluğuna verilen ad...

Disleksi,  
Disleksi dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme ile matematik yeteneklerinin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlüklerle kendini gösteren bir öğrenme bozukluğudur. Türkçe karşılığıyla okuma güçlüğüdür. Özel bir öğrenme güçlüğü olup her türlü zeka düzeyinde görülebiliyor. 1896 yılında bir İngiliz doktor olan W. Pringle Morgan tarafından elde edildi ve British Medical Journal’da yayınlandı.

Kişi yazıdaki kelimeleri doğru ve akıcı olarak okuyamıyor. Kelimeleri seslendiremiyor ya da seslerin şifresini çözümleyemiyor. 
Aşina olmadığı kelimeleri konuşurken kullanmasına karşın basılı haliyle çözümlemekte zorlanıyor. Seslerin farkındalığı ve ayırt edilmesi etkileniyor. Okuma ve dolayısıyla yazma güçlüğü yanında kişide kısa süreli bellek, matematik, faaliyete yoğunlaşma, kişisel organizasyon ve sıralama alanlarında zorluklar da gelişebiliyor. Okuma güçlüğü tamamen biyolojik kaynaklı bir sorun olarak nitelendiriliyor.  Duygusal bozukluklar, olanakların kısıtlı olması gibi nedenlerden kaynaklanmıyor. Toplumun yüzde 4-5’inde değişik düzeylerde okuma güçlüğü görülüyor. Disleksi gelecekte meslek seçimini kısıtlamıyor. Her dislektik bireyin zayıf ve güçlü olduğu alanlar var. Matematik, sanat, tasarımcılık gibi alanlarda çok başarılı olabiliyorlar. Önemli olan bu sorunun erken saptanıp kişinin doğru eğitimi alması ve bireysel yeteneklerin ortaya konulması.  
Gelişimsel nörobiyolojik bir bozukluk olarak tanımlanıyor. Ailevi yönü kuvvetli olmakla beraber çevresel faktörler de kolaylaştırabiliyor.  Nedeni henüz bilinmiyor. Beyinde bazı yapısal anomaliler ile beraber gelişiyor. Sağlıklı kişilerde işitme ve konuşma merkezlerinin bulunduğu temporal lobunun planum temporale bölümü karşı beyin yarısına göre daha büyüktür. Disleksisi olan kişilerde ise fizyolojik olan bu asimetri kayboluyor.  Ayrıca sol temporal lob, beyincik ve iki taraflı temporo-parieto-oksipital bileşke, frontal (ön beyin) lob ve bazı olgularda tüm beyin ve gri cevherde azalma saptanmış. Bu bulgular, bilginin işlemlenmesinde bir aksaklık olduğunu destekliyor.  
Beyinde disleksiye neden olan anomali yanında görsel, uzamsal ve yan düşünme gibi adeta telafi edici yeteneklerin fazlaca geliştiği ve bunlar ile öğrenmenin sürdürüldüğü düşünülüyor. Kelimelerin ve bazen de simgelerin kullanımında güçlük ilk belirtisini oluşturuyor. Kelimelerin içinden sesleri ayırt etmekte zorluk olduğu için bu sorunu yaşayan kişilerin yüzde 60’ında fonolojik sorun, yani seslerin telafuzunda bozukluk görülüyor. İlkokula başlandığında okuma güçlüğü ile birlikte yazma ve seslendirme hataları belirginleşiyor. 
  
Tedavi;

Disleksi tanısı konan çocuğu eğitimi süresince olabildiğince iyi desteklemeli ve bunu da okul içinde yapmalı. Sorun yaşadığı alanda haftada 1-3 saatlik özel eğitim ile desteklenerek çocuğun normal sınıfında başarılı olması sağlanabiliyor.
Bu aşamada aileye düşen görev, çocuğun güçlüğü nedeniyle sarsılan özgüvenini tazelemek. Bu sorunun kendisinin bir hatası olmadığı, güçlü alanlarının da olduğu konusunda onu kna etmeli.

Hiç yorum yok: